Kuma!
Mahmûre Hanım kapıdan çıkarken yeniden pimpiriklendi.
Ayakkabılarını bile giymişken kapıdan döndü, tekrar
içeri girdi; pencereleri iyi kapatıp kapatmadığını
gözden geçirdi, sonra ütünün prizine baktı.
Havagazı vanasını kontrol etti, banyo musluklarına
baktı. En son olarak da mücevherlerini sakladığı yere
doğru kaçamak bir bakış attı.
Herşey yerli yerinde ve normal görünüyordu. Kapıyı
çekti, aşağıdan yukarıya doğru sıralanmış üç
ayrı yale kilidi teker teker sonuna kadar kilitledi.
Annesinin öğrettiği duayı okudu, sağına soluna
üfledi.
Manavın önünden geçerken tezgâhtaki incir dikkatini
çekti. Gün misafirliğine giderken incir götürmesi
doğru olmazdı ama bu incir kaçırılacak gibi
görünmüyordu. Bir buçuk kilo kadar elleriyle seçip< /B>
kesekağıdına itina ile yerleştirdi ve Manav
Muzaffer'in buzdolabına koydurdu. Parasını peşin
verdi. Dönüşte alacaktı.
çekti. Gün misafirliğine giderken incir götürmesi
doğru olmazdı ama bu incir kaçırılacak gibi
görünmüyordu. Bir buçuk kilo kadar elleriyle seçip< /B>
kesekağıdına itina ile yerleştirdi ve Manav
Muzaffer'in buzdolabına koydurdu. Parasını peşin
verdi. Dönüşte alacaktı.
Dolmuş durağında sıra vardı fakat fazla beklemedi. 20
dakika sonra gün oturması yapılan eve ulaşmıştı bile.
Her zamanki gibi Alman usûlüyle civardaki dönerciden adam
başına bir porsiyon döner, salata ve ayran
ısmarladılar; ev sahibi Cavidan hanım kakaolu kek
yapmıştı. Yediler, içtiler, konken oynadılar, biraz da
-Allah affetsin!- dedikodu yaptılar.
Yapmasalar olmazdı; dayanılır gibi değildi. Falan
hanımın mütayitlik yapan beyi, üzerine ikinci hanım
"Ben bu kadınla aynı evde oturmam; defolsun gitsin
evimden" diye kocasıyla kavga etmişti; bütün
mahalle şahitti. Rezalet olmuştu.
Bu erkeklere güven olmuyordu; biraz eli para tutan hemen
evini, arabasını, hanımını yedeklemeye bakıyordu.
Dikkatli olmak lazımdı...
dakika sonra gün oturması yapılan eve ulaşmıştı bile.
Her zamanki gibi Alman usûlüyle civardaki dönerciden adam
başına bir porsiyon döner, salata ve ayran
ısmarladılar; ev sahibi Cavidan hanım kakaolu kek
yapmıştı. Yediler, içtiler, konken oynadılar, biraz da
-Allah affetsin!- dedikodu yaptılar.
Yapmasalar olmazdı; dayanılır gibi değildi. Falan
hanımın mütayitlik yapan beyi, üzerine ikinci hanım
"Ben bu kadınla aynı evde oturmam; defolsun gitsin
evimden" diye kocasıyla kavga etmişti; bütün
mahalle şahitti. Rezalet olmuştu.
Bu erkeklere güven olmuyordu; biraz eli para tutan hemen
evini, arabasını, hanımını yedeklemeye bakıyordu.
Dikkatli olmak lazımdı...
-Bir imam nikahı kıyınca hemen ikinciyi alabilirim
sanıyorlar, diye öfkeyle homurdandılar, sonra -her biri
teker teker- kendi eşlerinin ne kadar halim-selim, ne kadar
uyumlu, ne kadar sevecan ve şefkat dolu, ne kadar
kendilerine bağlı ve itaatkâr olduğunu hatırlayıp
rahatladılar; bu hususta konuşmak arzularını, "Ayol
nazar değer!" endişesiyle bastırıp filancaların
sünnet düğününde takılan takılar, felan dizide
falanca karakterin aslında nasıl bir insan olduğu gibi
konulardan bahsederkeen. ...
sanıyorlar, diye öfkeyle homurdandılar, sonra -her biri
teker teker- kendi eşlerinin ne kadar halim-selim, ne kadar
uyumlu, ne kadar sevecan ve şefkat dolu, ne kadar
kendilerine bağlı ve itaatkâr olduğunu hatırlayıp
rahatladılar; bu hususta konuşmak arzularını, "Ayol
nazar değer!" endişesiyle bastırıp filancaların
sünnet düğününde takılan takılar, felan dizide
falanca karakterin aslında nasıl bir insan olduğu gibi
konulardan bahsederkeen. ...
Derken Muhmûre'nin içine kor gibi bir şey düştü;
bir fikir, bir endişe, bir şey...
Balkon kapısını kapattığından emindi; peki balkona
açılan pencereyi de kapatmış mıydı? O pencere açık
kalmışsa, kapıyı kapatmanın bir anlamı kalmayacaktı
çünkü. Ev dördüncü kattaydı ama olsun; şimdiki
hırsızlar "çita maymunu" gibi evlerin yüzünü
tırmanabiliyormuştular...
bir fikir, bir endişe, bir şey...
Balkon kapısını kapattığından emindi; peki balkona
açılan pencereyi de kapatmış mıydı? O pencere açık
kalmışsa, kapıyı kapatmanın bir anlamı kalmayacaktı
çünkü. Ev dördüncü kattaydı ama olsun; şimdiki
hırsızlar "çita maymunu" gibi evlerin yüzünü
tırmanabiliyormuş
Saatine baktı, henüz erkendi fakat bir mazeret uydurup
çantasını kavradı. Herkesle alelacele teker tekep
öpüşüp gün parasını da teslim ettikten sonra sokağa
çıktı. Geçen ilk taksiyi çevirdi, o telâş ile
manavın önünden geçerken tarttırdığı incirleri
almayı bile unuttu; halbuki incirler dolapta buz gibi,
kütür kütür olmuşlardı. Eve yaklaşırken apartmanı
dışardan gözüyle kontrolden geçirdi. Sıradışı bir
şey görünmüyordu.
çantasını kavradı. Herkesle alelacele teker tekep
öpüşüp gün parasını da teslim ettikten sonra sokağa
çıktı. Geçen ilk taksiyi çevirdi, o telâş ile
manavın önünden geçerken tarttırdığı incirleri
almayı bile unuttu; halbuki incirler dolapta buz gibi,
kütür kütür olmuşlardı. Eve yaklaşırken apartmanı
dışardan gözüyle kontrolden geçirdi. Sıradışı bir
şey görünmüyordu.
Kapıyı açarken "Bizim bey erkenden mi geldi
acaba?" diye bir hisse kapıldı; çünkü giderken
üç defa çevirdiği kilitler, şimdi bir çevirmede
açılıvermişti, "Hayırdır inşallah" dedi
içinden. İçeri girdi, ayakkabısını çıkarırken
salonda namaza duran karaltıyı farketti birden...
Korkmak aklına bile gelmedi, sadece merak, dehşetli bir
merak...
acaba?" diye bir hisse kapıldı; çünkü giderken
üç defa çevirdiği kilitler, şimdi bir çevirmede
açılıvermişti, "Hayırdır inşallah" dedi
içinden. İçeri girdi, ayakkabısını çıkarırken
salonda namaza duran karaltıyı farketti birden...
Korkmak aklına bile gelmedi, sadece merak, dehşetli bir
merak...
Daha önce görmüşlüğü yok; esmerce, başı namaz
örtüsüyle örtülü orta yaşlı bir hanım, herhalde
seccadelerin yerini bilmediği için halının üstüne
duruvermiş.
Kıbleyi de tam tutturamamış. Kimdir bu yahu, kocasının
köydeki akrabalarından biri mi, kızının
tanıdıklarından mı, eski temizlikçilerden biri
olmasın?
örtüsüyle örtülü orta yaşlı bir hanım, herhalde
seccadelerin yerini bilmediği için halının üstüne
duruvermiş.
Kıbleyi de tam tutturamamış. Kimdir bu yahu, kocasının
köydeki akrabalarından biri mi, kızının
tanıdıklarından mı, eski temizlikçilerden biri
olmasın?
Evde başka kimse var mı diye öteki odaları hızla
dolanıyor; kimse yok. Yüreği kalkıyor; yumruk gibi bir
şey mide boşluğundan göğsüne doğru yükselip
tıkıyor sanki orayı. Namaz kılan kadın ise neredeyse
tâdil-i erkânın bütün hususlarına riayet ederek ağır
ağır namazını kılmakta.
dolanıyor; kimse yok. Yüreği kalkıyor; yumruk gibi bir
şey mide boşluğundan göğsüne doğru yükselip
tıkıyor sanki orayı. Namaz kılan kadın ise neredeyse
tâdil-i erkânın bütün hususlarına riayet ederek ağır
ağır namazını kılmakta.
Acaba bir çay mı koysam diye geçiyor içinden; biraz
sonra selam verecek nasıl olsa...
Selam veriyor; önce sağa sonra sola. Sonra iki elini
açıp kısa bir dua ediyor, elini yüzüne sürüyor.
Gözgöze geliyorlar.
-Allah kabul etsin; hoşgeldiniz, kusura bakmayın
tanıyamadım sizi?
Namaz kılan kadın mahcup bir tavır takınıyor,
"Bilmem ki nasıl söylesem" dolaylarında bir
ifâde ile konuşuyor,
sonra selam verecek nasıl olsa...
Selam veriyor; önce sağa sonra sola. Sonra iki elini
açıp kısa bir dua ediyor, elini yüzüne sürüyor.
Gözgöze geliyorlar.
-Allah kabul etsin; hoşgeldiniz, kusura bakmayın
tanıyamadım sizi?
Namaz kılan kadın mahcup bir tavır takınıyor,
"Bilmem ki nasıl söylesem" dolaylarında bir
ifâde ile konuşuyor,
-Ben sizin bilginiz var zannediyordum; bana öyle
söylemişti çünkü. Haberiniz olmadığını bilsem
önceden telefon ederdim. Hani yarın gelir yerleşirsin
deyince, ben de sizin bilginiz vardır diye...
söylemişti çünkü. Haberiniz olmadığını bilsem
önceden telefon ederdim. Hani yarın gelir yerleşirsin
deyince, ben de sizin bilginiz vardır diye...
-Kimsiniz ayol, neden bahsediyorsunuz siz, içeriye nasıl
girdiniz sahi?
-Anahtarı o verdi, sizin haberiniz olduğunu söyledi; ben
kendisiyle konuştum, durumu izah ettim, rızasını aldım
diye anlattı bana. Yoksa gelir miydim böyle. Çok özür
dilerim, ben...
girdiniz sahi?
-Anahtarı o verdi, sizin haberiniz olduğunu söyledi; ben
kendisiyle konuştum, durumu izah ettim, rızasını aldım
diye anlattı bana. Yoksa gelir miydim böyle. Çok özür
dilerim, ben...
-Kim verdi anahtarı, kimden bahsediyorsunuz?
-Necmettin, yani Necmettin Bey...
-Necmettin mi; size anahtar mı verdi? Bana bir şey
söylemedi ama; ne demek istiyorsun sen kadın?
-Necmettin Bey bana üç ay evvel nikah kıydı; beraber
yaşıyoruz, bildiğinizi sanıyordum; dün de eve
taşınabileceğimi söylemişti. Birkaç parça eşyamı
alıp geldim ben de, işte görüyorsunuz.. .
-Necmettin, yani Necmettin Bey...
-Necmettin mi; size anahtar mı verdi? Bana bir şey
söylemedi ama; ne demek istiyorsun sen kadın?
-Necmettin Bey bana üç ay evvel nikah kıydı; beraber
yaşıyoruz, bildiğinizi sanıyordum; dün de eve
taşınabileceğimi söylemişti. Birkaç parça eşyamı
alıp geldim ben de, işte görüyorsunuz.. .
Kadın artık dinleyemedi, kalbi de ritmini
şaşırmıştı zaten. Sakince koltuğa oturdu, elini
başına dayadı, adeta fısıldar gibi bir sesle,
şaşırmıştı zaten. Sakince koltuğa oturdu, elini
başına dayadı, adeta fısıldar gibi bir sesle,
-Şimdi pılınızı pırtınızı toplayıp buradan gidin,
diye konuştu, "Gözümün önünden kaybolun; benim
birşeyden haberim yok. Necmettin denilecek adam bana bundan
bahsetmedi. Şimdi buradan gidin ve bilin ki, benim cenazem
çıkmadan siz bu evden bir daha içeriye adım
atamazsınız. Necmettin olacak alçağa gelince, ona da bir
çift lâfım var ama şimdi siz bir an evvel çıkın
evimden lütfen, hatta hemen, hemen..."
Ev sahibesinin sinir krizin e girdiğini gören
kadıncağız, hemen kapı dibindeki irice bohçasını
sağlamca bağladı; vestiyerin önündeki ayakkabısını
giyip usulca kapıyı çekti. Yarım dakika sonra apartman
kapısından çıkıp köşeyi dönerek gözden kaybolup
gitti.
kadıncağız, hemen kapı dibindeki irice bohçasını
sağlamca bağladı; vestiyerin önündeki ayakkabısını
giyip usulca kapıyı çekti. Yarım dakika sonra apartman
kapısından çıkıp köşeyi dönerek gözden kaybolup
gitti.
Kadıncağız öylece oturduğu koltukta kalakaldı nice
zaman. Daha sonra cep telefonundan kocası Necmettin'i
aramayı akıl etti.
...
Akşam üzeri karakolda, hırsızlık için girdiği
evlerde yakalanacağını anlayınca namaza durup daha sonra
"kuma" rolü oynayan kadın hırsıza dair öteki
hikâyeleri de dinlediler.
__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/
KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.
Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/
KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.
Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
MARKETPLACE
.
__,_._,___
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder