Hz. MEVLÂNA'dan ÖZLÜ SÖZLER
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. 
Nice elbiseler  gördüm, içinde insan yok. 
Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,  hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol,  her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi  ol.
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. 
Bilgi dileyense denizlere  dalan bir dalgıçtır. 
"Gene gel! gene gel!  her ne isen gene gel! 
Kafirsen, atese tapıyorsan, puta tapıyorsan da, gene  gel, 
Bu bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil, 
Yüz kere tövbeni  bozmuşsan da gene gel!" 
Hz. Mevlana 
Mevlana'nın 7 Öğüdü:
"Cömertlik ve  yardım etmede akarsu gibi ol, 
 Şefkat ve  merhamette güneş gibi ol, 
 Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,  
 Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, 
 Tevazu ve  alçak gönüllülükte toprak gibi ol, 
 Hoş görülükte  deniz gibi ol, 
 Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi  ol." 
Hz. Mevlana 
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,  
Geriye kalan et ve kemiksin, 
Gül düşünür, gülüstan olursun, 
Diken  düşünür, dikenlik olursun...
Mevlana Celaleddin Rumi
 Yetmiş İki Millet Sırrını Bizden Dinler  
------------
"Gözümde  tütmede daim hayal-i Mevlâna Dilimde doğmada bedr-i celâl-i Mevlana."  
Vak'anüvis Lütfi.
Birisi âşıklık nedir diye sordu, dedim ki, benim  gibi ol da anla." 
MevlânaCelâleddin  Rumî
------------
Asıl  adı Muhammed’dir, lâkabı Celâleddin. Büyüğümüz, efendimiz anlamına gelir Mevlâna  sözü, Selçuklularda büyük bilginlere, şeyhlere hitap için kullanılır. Sonraları  Celâleddin Rumî için de kullanılır Mevlâna adı. Öyle ki, Mevlâna deyince  Celâleddin Rumî anlaşılır artık. Hüdavendigâr, Hünkâr gibi unvanlarla da  anılır.
Tasavvufunun büyük temsilcilerindendir
Anadolu  Selçuklu Devleti sultanı I. Alâeddin, Bahâeddin Veled’e büyük saygı  göstermiştir. Bahaddin Veled ölünce, kadın, erkek, genç, yaşlı, kumandan, vezir,  padişah; hemen herkes cenazede bulunmuştur. Padişah bir hafta süreyle tahtına  oturmamış, camilerde sofralar döşemiş, yoksul insanlara yemekler verdirmiştir.  
Babanın ölümü genç Mevlânâ’ya yükümlülük getirir.Oluşan boşluğu  doldurması istenir.Ancak o, buna daha hazır değildir. Gerekli birikime ulaşmadan  bu hassas yükümlülüğün altına girmez.Bu yüzden öncelikle tahsilini sürdürür,  bilgisini artırır.Ondan sonra halkı aydınlatmaya başlar. 
Ancak hâlâ  tasavvufî konularda kendini yeterli bulmaz.İlim vardır da belki aşk yeterince  değildir.İşte bu aşamada Tebrizli Şems ile tanışır.Artık tutuşmaya zaten hazır  olan ilâhî aşk mumu yanmaya hazırdır.Coşkulu bir derviş olan Şems’e sadece bu  mumu ateşlemek düşer. 
Artık,Konya’ya sığmayan“Her ne isen gel...” diye  haykıran; insan sevgisini, İslâm hoşgörüsünü yedi iklim dört bucakla cömertçe  paylaşan bir Mevlânâ vardır. 
Bu haykırışın ve bu paylaşmanın yüce  heyecanı içinde ünlü Mesnevîsi kendiliğinden oluşur. Kendiliğinden oluşur  diyoruz çünkü o sadece ilk on sekiz beyti eliyle yazar.Gerisini o söyler  başkaları kaleme alır. 
Mesnevî’de neler yoktur ki... Kur’an’daki  ayetlerle, hadislerle, büyük şairlerin şiirleriyle, Kelime ve Dimne adlı Hint  hikâye kitabından alınmış parçalarla doludur Mesnevi. Mevlâna bir konuşmasında,  “Bizim Mesnevimiz Kur’an gibidir; bazısına hidayeti, doğru yolu gösterir;  bazısını delâlete götürür. Benim şiirim şiir değildir, ıklimdir. Benim  mizahlarım mizah değildir, talimdir.” der. 
Mevlâna Mesnevî’nin  yazılmasına büyük önem vermiştir. Mevlâna söylemiş Hüsameddin yazmıştır. “Dinle  Ney’den kim hikâyet etmede/ Ayrılıklardan şikâyet etmede.” diye başlayan Mesnevî  altı cilttir, yaklaşık yirmi altı bin beyitten oluşur. Türkiye’de ve başka  ülkelerin kütüphanelerinde pek çok eski nüshalar bulunmaktadır, bunların bir  kısmı süslü, altınla bezeli, resimlidir. Yazmaların sayısı binleri aşmaktadır.  Mesnevî, tarihsel süreç içerisinde en çok basılan, okunan, elden ele dolaşan  kitaplardan birisi olmuştur.
Semerkant, Belh, Nişabur, Bağdat, Mekke,  Medine, Şam, Halep, Malatya, Erzincan, Suşehri, Karaman, Konya Mevlâna’nın  hayatındaki istasyonlardandı
Mevlâna, devrinin bütün bilginlerini iyi  bilen, tanıyan biridir. Kimilerinin sandığı gibi Mevlâna dinlerin dışına çıkmak  isteyen bir düşünce adamı, filozof değildir. Her irfan sahibi müslüman gibi  Peygambere sonsuz saygı duyar, onun yakınlarına da hürmet besler.  
Eserlerinde kelime oyunları, anlaşılması güç çapraşık sözler bulunmaz.  Okuru kuşkuya düşürmez, çıkmazlara götürmez. En güç meseleleri çocukların bile  kolayca anlayacağı kurt, kuş, tilki, aslan, tavşan hikâyeleri arasında zevkle,  ilgiyle okunan cümleler hâlinde gözler önüne serer.
Bir gönül adamıdır:  “Gönül senden razıysa ben de razıyım. (...) Bir gönülde gönül nuru olmadı mı o  gönül gönül değildir.”
Mevlâna’ya göre sözden öte bir dil ile şiir  söylemek gerekir. Bu dil gönül dilidir. 
Hayâ, terbiye, zekâ, feraset  önemlidir Mevlâna’da. Din, mezhep, ırk, renkten önce insana önem verir.  Peygamberlere özgü sabır, hoşgörüyle yaklaşır insanlara, herkese iyilik öğütler.  
“Gel, gel, ne olursan ol, gene gel/ (...) Bizim dergâhımız ümitsizlik  dergâhı değildir;/ Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gel.”
Mevlâna için,  “İyi zattır ama etrafındakiler avam, esnaf takımıdır.” diyen olur. Engin insan  sevgisiyle karşılık verir o:
“Sanat kötü bir şey mi, sanatkâr olmak  kabahat mı? Mansur, hallaç idi. Velilerden camcı, dokumacı yok mu? Sanatkârı  beğenmeyenler iyi olsalardı ben onlara mürit olurdum.” 
Evi yoktu  Mevlâna’nın, kendi adıyla anılan medresede otururdu. Padişahların, vezirlerin,  zenginlerin yolladığı altınları reddederdi ya da ırmağa attırırdı. Evinde ekşi  yoğurtla ekmekten başka bir şeyin olmadığı günler olmuştur. O buna üzülmemiş,  tersine sevinmiş, “Evimiz peygamberin kutsal evine benzedi.” demiştir.  
Farsça, Arapça’nın geçerli olduğu, hemen her edibin bu dillerde eserler  verdiği o günlerde, şiirlerinde Türkçe sözlere yer veren, Türkçe mısralar  söyleyen, Türkçe beyitler düzenleyen ilk şairlerden biri olan Mevlâna’nın,  Mesnevinin yanı sıra başka eserleri de bulunmaktadır:
Divan-ı Kebir:  Mevlâna’nın gazelleriyle rubâilerinden meydana gelmiştir.
Rubâiler:  Aşkla, sabırla, hoşgörüyle gerçeğe erişilebileceğ
Fihi Ma Fih: Mevlâna’nın sohbet ortamlarında söylediği sözlerden  oluşur. Onun hayatına, zamanındaki olaylara, inançlara ayna tutması bakımından  değer taşır.
Mecalis-i Seb’a (Mevlâna’nın Yedi Öğüdü): Onun camilerde  söylediği mev’izelerden oluşur. 
Mevlâna’nın Mektupları: Padişahlara,  vezirlere, kadılara, hekimlere, ahilere yazılmış 150 dolayında mektup  bulunmaktadır. Bu mektuplar yoksulları, zulme uğrayanları, üst makamlardan  birilerine tavsiye etmek, anlatmak için ya da birine öğüt vermek için  yazılmıştır. Kendi işi için yazılmış bir tek mektubu bile yoktur.
Hayatı,  erdemi, muhabbeti, evliyalığı, eserleri ile tüm zamanları, dünyanın hemen hemen  her yanındaki insanları etkilemiştir. Kitapları peş peşe yeni baskılar yapmış,  dünya dillerine çevrilmiş, hakkında çok sayıda kitap yazılmış, konferanslar,  sempozyumlar, anma törenleri düzenlenmiştir.
Molla Cami’nin dediği gibi  “Peygamber değildir fakat kitabı vardır.” Ölümünün üzerinden 730 yıl geçti, ama  o bizimle, yanımızda, yanı başımızda, konuşur bizimle hemen her yerde...  
“Dünya bir dağa benzer. Hayır olsun, şer olsun, ne dersen onu duyarsın  dağdan. Bir güzel söz söyledim, dağ çirkin cevap verdi sanırsan imkân yok buna.  Bülbül dağa karşı şakısın, çilesin de dağdan karga sesi gelsin; yahut insan  seslensin de dağ eşek anırışıyla yankılansın; mümkün değil.”
İnsan  ilişkilerinin, iletişim kuramlarının temeli bu değil mi?...
İnsanları  birliğe, beraberliğe çağırır. Çatışmalara, savaşlara, yıkımlara karşıdır o ulu  insan; sevgi, barış, dostluk, muhabbet, yardımlaşma, bir birinin farkında olma  önemlidir onda:
“Yetmiş iki millet, sırrını bizden dinler;
Biz,  bir perdede iki yüz milletin dertlerini söylüyoruz.”
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/
KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.
Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder