26 Temmuz 2010 Pazartesi

[Dostluk Girdabi] - Şeker Hastalığı hakkında önemli bilgiler. ŞEKERDEN KURTULMAK

 

ŞEKER HAKKINDAKİ GERÇEKLER

Şeker Hakkındaki Gerçekler

Şeker Hastalığı hakkında önemli bilgiler.

 

Vücudumuzun Gerçekten Şekere İhtiyacı Var mıdır?

Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaçlarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumundadır. Bazı karbonhidratlar besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz, sütte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (sofra şekeri ve şeker içeren besinler). Kaynağı ne olursa olsun, vücut gerçekte bu farkı anlamaz. Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı besinlerden alınmaktadır. Bu karbonhidratlar vücudumuzda yapıtaşı olan glikoza dönüşür ve kan şekerinin esas kaynağını oluştururlar. O nedenle Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjimizin %55-60'ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır. 

Fazla Karbonhidrat Tüketiminin Zararları Nelerdir?

Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çevirememektedir. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında; pankreastan salınan insülin hormonu fazla şekerin depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. Glikozun bir kısmı, kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacından fazla enerji tüketimi durumunda vücut, bir kısım glikozu vücut yağına çevirir. Dolayısıyla obezite ve beraberindeki 40'ı aşkın hastalık için davetiye çıkartılmış olmaktadır. Bu nedenle karbonhidratları azı karar çoğu zarar mantığı ile değerlendirmekte yarar vardır. Son zamanlarda şeker kullanımının hızla artmasıyla birlikte kalp - damar hastalıkları, diyabet, kanser, sindirim sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların görülme sıklıklarında artışlar olmaktadır.

Hiç Şeker Tüketmemek Vücutta Bir Eksiklik Yaratmaz mı?

Rafine edilmiş haliyle şeker 200 - 300 yıllık kısa bir geçmişe sahiptir. Peki, şekerin keşfinden önce insanlar bu ihtiyaçlarını nasıl karşılıyordu, acaba vücutlarında bir eksiklik olmuyor muydu? Nasıl ki cep telefonlarından görüşme yapılabilmesi için bataryalarının dolu olması gerekiyorsa, vücudumuz için de temel enerji kaynağı glikozun bulunması gerekir. Ancak bu glikoz, çayın içerisine atılan ve tatlıların yapımında kullanılan sofra şekeri olarak görülmemelidir. Daha önce belirtildiği gibi doğal besinlerden de bu şekerin elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Eğer ki sofra şekerinin eksikliği durumunda metabolizmamız sıkıntı oluştursaydı; sağlık personeli diyabeti olan bireylere de her gün tatlı yemelerini önerirdi.

Yoğun olarak 1900'lü yılların başından itibaren beslenmemizde yer alan şeker, daha öncesinde saraylarda kullanılan lüks bir besin maddesi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde şekerin girmediği bir yer yok gibi. Bebeklikten itibaren şekerli besinlere alıştırılan bir insana sağlık problemlerinden ötürü "artık şekeri hayatınızdan çıkarmalısınız" demek çok zor.

Şeker Vücutta Nasıl Bir Sıkıntı Yaratmaktadır?

Hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin kötü tarafı; tatlı yenildikten bir süre sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri seviyesi eski seviyesinin de altına düşmektedir. Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır. Bu nedenle kimse bir parça tatlı yiyerek "dur" diyememektedir.

Şekerin Yerini Nasıl Doldurabiliriz?

Her zaman için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Ama bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir. Elbette tatlı yenilmemesini gerektiren şeker hastalığı gibi bir durum söz konusu değilse bazen tatlı yenilebilir. Ancak tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, ayrıca baklava, lokma, tulumba gibi ağır tatlılar yerine; sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir. İşte bu tatlıların yapımında - enerji alımını azaltmak adına - toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir.

Diyabetliler başta olmak üzere, şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılayamayan, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir. Gerek içeceklerde tablet olarak, gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile güvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; bazı yapay tatlandırıcıların ocağı kapattıktan (besin pişirildikten) sonra ilave edilmesi gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, sofra şekerine hiçbir bünyenin ihtiyacı yoktur.Hatta şekersiz çok daha rahat yaşanabilir.

Doğa insanlara meyveler, sebzeler, tahıllar vs vermektedir. İnsanlar ise onları doğal olarak tüketmek yerine elmadan, buğdaydan tatlılar yapmıştır. İşlenen ve rafine edilen (un, şeker gibi) ürünler besleyici değerlerini kaybederek "boş enerji kaynağı" haline gelmektedir. Hâlbuki endosperm denilen dış kısmının ayrıştırılmadığı kabuklu pirinç, tam buğday unu vs, bizim günlük hayatımıza damgasını vuran beyaz pirinç ve beyaz ekmeğe kıyasla çok daha fazla protein, vitamin, mineral ve en önemlisi posa (yani lif) içermektedir. Dolayısıyla bu tür besinlerin tercih edilmesi; kan şekeri, kolesterol ve kan basıncını istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve miktarını artırarak kabızlığı önlemekte, kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler içermektedir. O nedenle besin seçiminde rafine edilmiş ürünlerden olabildiğince kaçınmakta yarar vardır.

ŞEKER HASTALIĞINDAN KURTULMAK İÇİN, Sormak istediklerinizi, keskinlergenpa@gmail.com ‘a  yazabilirsiniz.

 

Saygılarımızla

Haldun Keskin

www.keskinlergenpa.com

TURKIYE'NIN TAS SISTEM SIZMA ZEYTINYAGI SITESI

__._,_.___
Recent Activity:
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
MARKETPLACE

Get great advice about dogs and cats. Visit the Dog & Cat Answers Center.


Hobbies & Activities Zone: Find others who share your passions! Explore new interests.


Stay on top of your group activity without leaving the page you're on - Get the Yahoo! Toolbar now.

.

__,_._,___

1 yorum:

  1. Merhaba...Tip 1 de KUllanılan dozu düşüren Tip 2 Şekeri tamamen ortadan kaldıran CHARANTİA AMPALAYA isminde bir bitki var..Bizzat bu bitkiyi kullanarak tip 2 şekerden tamamen kurtulan 5 kişi tanıyorum. Charantia, Filipinlerde çok az şeker hastalığına rastlanması üzerine keşfedilmiş. Şeker hastalığının kökeninde pankreas bozukluğu yatar. Eğer pankreastaki beta hücreleri arızalı ise tip-2, tamamen ölü ve çalışma imkanı yoksa tip-1 şeker hastalığı olarak adlandırılır. Çoğu kimyasal ve bitkisel ilaç pankreası tedavi etmez. Sadece vücuda insülin takviyesi yapar. Filipinlerde yetişen Charantia (Afrika Hıyarı Bitkisi) ise kandaki insülin ile ilgili değil, pankreasla ilgili bir bitkidir. Charantia pankreastaki beta hücrelerini çalıştırır ve vücuttaki sistemi düzenler. Böylece vücut kendi insülin seviyesini kendisi ayarlamaya başlar. 10 yıl boyunca tıbbi gözetim ve araştırma altında bulunulmuş ve bitkinin hiçbir yan etkisi gözlenmemiştir. Aşağıda vereceğim linkten detaylı bilgi ve Klinik çalışma sonuçlarına ulaşabilirsiniz.

    http://www.dosya.tc/server11/xZv1oR/D_YABETESON.doc.html

    İrtibat için :0530 702 56 06 Mehmet ÇANKAYA

    YanıtlaSil