31 Ekim 2009 Cumartesi

[Dostluk Girdabi] - TAVUKLAR APTALLAŞTI

 

Tavukların ruhsal dengesi bozuldu

Tavukların ruhsal dengesi bozuldu

Tavukların ruhsal dengesi bozuldu. Piyasanın ucuz mala olan talebini karşılayabilmek için tavukçuluk sektörü de son yıllarda üretim giderlerini büyük ölçüde düşürmeyi başardı. Bunun için de hayvanlar adeta işkence ortamında yetiştirilmeye başlandı.

Piyasadaki tavukların doğal ortamda büyüyen tavuklarla bir ilgisi yok. Alarm zilleri çalıyor. Ruhsal dengesi çabuk bozulan tavuğun "insanca" şartlarda yetişmesi gerekiyor. Ardından sağlıksız yemler dikkate alınmalı.

Hazin olansa tüketicilerin önünde herhangi bir seçeneğin olmaması. Bundan bir süre önce , "kimlik kartlı köy tavuğu" adıyla bugünkünden daha lezzetli iri bir tavuk piyasaya sunulmuştu. Ama doğru dürüst tanıtılmadı, firma ürününün arkasında durmadı, tüketici de niçin daha fazla para ödeyerek bu tavuğu alması gerektiğini kavrayamadan tavuk piyasadan kalktı.

Bu denli horlanma, sömürülme, eziyet hatta işkencenin ardından, günün birinde intikam almaları beklenmeliydi. Galiba beklenen gün geldi. Kırmızı ete alternatif olarak sunulan, kolesterol kabusuna çözüm getireceği vadedilen mucize hayvan tavuk, hızla gözden düşüyor. Giderek artan sayıda kişi, artık tavuk yemek istemiyor.

Tavuklara hormon, antibiyotik yüklendiği, yiyenlerin bundan etkileneceği söylentileri, tavuktan bu büyük kaçışın öne çıkan sebebi olarak görülüyor. Tavuk satışlarındaki azalma ile birlikte de tavukçuluk sektöründe alarm zilleri çalmaya başladı. Aslında tavuğun içine düştüğü bu hazin durum, yıllardan beri piyasaya egemen olan bir vurdumduymazlığın sonucu.

Kimse bir yiyecek ürününün lezzetini, kaynağını, nasıl üretildiğini, kalitesini sorgulamıyor. Bir maldan tek beklenen, onun olabildiğince ucuz olması. Bu ucuzluk furyası öylesine yaygın hale geldi ki, üretimi, satışı kontrol etmeleri gereken yetkililer bile ucuzluk uğruna hileli, kalitesiz ürünlere göz yumuyor. "Yoksul vatandaş aç mı kalsın?" zihniyeti, yiyecek kalitesini dibe vurdurdu.

NELER YİYORUZ NELER

Piyasanın ucuz mala olan talebini karşılayabilmek için tavukçuluk sektörü de son yıllarda üretim giderlerini büyük ölçüde düşürmeyi başardı. İşkence düzeyinde, hayvanların çok dar ve sıkışık ortamlarda tutulması, hormon iğneleri, yemlere özel katkılar, başlangıçta değerli protein yemi olarak sunulan, ancak deli dana hastalığından sonra yasaklandığı ilan edilen hayvansal atıklardan hazırlanmış yemler bu maliyet düşüşünü sağlayan etkenler arasında.

Türkiye'de tavuk çiftliklerinde yapılan denetimler ve bunların sonuçlarına ilişkin bilgiye sahip değilim. Ancak Almanya'da, tavuk yemlerine öğütülerek protein olarak katılan malzemeler arasında yumurta çiftliklerinde kuluçkadan çıkan ve hemen öldürülen erkek civcivlerin, laboratuarlardaki deney farelerinin, köpek maması bile olamayacak sığır karkaslarının da bulunduğunu bu ülkenin saygın Der Spiegel Dergisi yazıyor.

Yine aynı dergiden, fast food restoranlarında kullanılan yanmış kızartma yağlarının da tavuk çiftlikleri tarafından tercih edildiğini, içerdikleri yüksek kalori miktarı nedeniyle, bunların doyurucu etkisinden yararlanıldığını da öğreniyorum. Balığın bol bulunduğu dönemlerde tavukların balık unu ile beslendiğini, balık kokulu tavuklarla karşılaşanlarımız hatırlarlar. Özellikle Karadeniz'de ciddi hamsi sıkıntısı baş gösterince, bu kez tavuklara bazı hormonlar verilerek büyümeleri hızlandırıldı.

Günümüzde birçok ülkede hormon kullanımı yasak. Bizde ise açıklamalarına güvenebileceğim etkin denetim örgütleri olmadığı için, firmaların hormon kullanmadıkları iddialarını kendi adıma inandırıcı bulmuyorum. Hormonlardan farklı olarak, tavuklara hastalanmamaları için az miktarda antibiyotik, büyümeyi hızlandıran bir takım elementler ve koruyucu müstahzarlar verilmesinde herhangi bir yasal engel yok.

İşte bu yeni teknolojiler sayesinde bir piliç 35 günde kesime hazır hale geliyor. Oysa beş kişilik bir aileyi doyurabilen 1 kilo 700 gramlık bir tavuk 1930'larda asgari 20 haftada bu ağırlığa ulaşırken, bugün süre dokuz haftaya inmiş durumda. Önlerindeki yürüyen bant üzerinden akıp giden yemi uyumadan, sürekli yemeleri ve hızla irileşmelerini sağlamak için, hayvanlar parlak spot ışıkları altında sürekli gündüz ortamında tutuluyor.

Ben uzun süredir mümkün olduğunca tavuk yemiyorum. Sadece tümüyle yapay ortamda yapay biçimde şişirilen tavuk etinin sağlıksız olduğunu düşündüğümden dolayı değil. Lezzet açısından da piyasadaki tavukların, doğal ortamında rahatça hareket edip eşinerek normal süresinde büyüyen tavuklarla neredeyse bir ilgisi kalmadı. Burada en hazin durum, biz tüketicilerin önünde herhangi bir seçenek bulunmaması.

Batıdaki marketlerde de bizdeki en ucuz, lezzetsiz tavuklardan var. Ama bunlar o ürün grubunun en kalitesiz ve en ucuz seçeneklerini oluşturuyor. Bu grubun üzerinde giderek daha kaliteli oldukları belirtilen bir dizi seçenek daha var. Skalanın en üzerinde ise, şarapta olduğu gibi, üretildikleri bölgenin adıyla anılan tavuklar yer alıyor. Bir örnek vermek gerekirse Fransa'nın Bresse bölgesinin aynı adla anılan tavukları bu gruptan. Yine Fransa'dan bir başka örnek de, beyaz bir beze sarılı olarak satılan "poulet au torchon" diye adlandırılan, kesilmeden önce 40 gün süreyle özel besiye çekilmiş tavuklar.

SERACILARDAN DERS ALINMALI

Bugün bizde tavuk piyasasının içinde bulunduğu ortam, bundan on yıl önce Hollanda'daki sera domatesçiliğinin durumuna benziyor. Hollanda yıllarca Avrupa'yı hormonla şişirilmiş, tatsız ve kokusuz ama ucuz sera domatesleriyle besledi. Derken bir gün tüketiciler yediklerinin, güneşte olgunlaşmış mis gibi domatesle hiç ilgisinin kalmadığını fark etti. Hollandalı seracılar çok büyük bir kriz yaşadı. Krizin ardından kimi seracı çiçek, kimiyse doğru dürüst, tadı kokusu yerinde domatesler yetiştirmeye başladı. Şimdi dibe vuran tavuk piyasamızın Hollandalı seracılardan ders alması gerekiyor.

Önce çiftliklerde ruhsal dengesi çok çabuk bozulan, özgürlüğüne aşık bir havan olan tavuğun "insanca" bir ortamda yetiştirilmesi için gerekli denetimler sağlanmalı. Ardından hormon, antibiyotik ve sağlıksız yemler konusundaki şaibeler ortadan kalkmalı. Biz tüketicilere düşen görev de, daha doğal ortamlarda yetiştirilmiş, kaliteli, ancak fiyatları da kuşkusuz bugünkülerden daha pahalı tavuklar piyasaya sunulduğunda, salt fiyat kaygısıyla yine en ucuzları tercih etmemek. Bütün uygar ülkelerde yaşayanlar gibi, bizler de piyasadaki tavuklardan çok daha iyisine layığız.

Saygılarımızla

Gülümser & Haldun Keskin

==================================================================

keskinlergenpa.com

TURKIYE'NIN EVE TESLIM SAGLIKLI DOGAL ALISVERIS SITESI

SİTEMİZE  Üye Olun Avantajlarımızdan,Süprizlerimizden Faydalanın.

 

BİLGİ VE SİPARISLERINIZ ICIN YAZIŞMA ADRESİMİZ

keskinlergenpa@gmail.com

Merkez Çarşı. 50. Sokak. No 6 AKHİSAR

Akhisar Vd. 548 000 42 27

0 236 412 61 62

KESKINLER GENPA ÇAGRI MERKEZI

0 532 265 89 00

===========================================================================

HALDUN KESKIN SOGUK SIKIM SIZMA ZEYTINYAGI ve SABUNLARI
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız 



--
Bize göre dünyanın en güzel sızma zeytinyağını kullanmak,
Hiç bir  kimyasal madde  kullanılmadan, salatalarda kullanılan Sızma Zeytinyağından uretılen sabunlarımızı denemek,
Kendi üretimimiz doğal gıdaları tatmak,
Üyelerimize düzenlediğimiz kampanyalardan öncelikle faydalanmayı arzu ederseniz,
"KESKİNLERGENPA" gönderili sürpriz bir hediye paketi görmek sizi sevindirecekse,
www.keskinlergenpa.com 'a üye olunuz.
Önce siz duyun
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız


__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
Recent Activity
Visit Your Group
Search Ads

Get new customers.

List your web site

in Yahoo! Search.

Find helpful tips

for Moderators

on the Yahoo!

Groups team blog.

Yahoo! Groups

Mental Health Zone

Bi-polar disorder

Find support

.

__,_._,___

[Dostluk Girdabi] - HASTASINI ARAYAN İLAÇLAR

 

Sağlığın Gaspı, Hastalık İcadı, Hastasını Arayan İlaçlar!

 

Hastasını Arayan İlaçlar!

www.keskinlergenpa.com SAĞLIK BİLGİLERİ SERİSİ

Bilmem farkında mısınız bir teknik disiplin olarak tanımladığımız ve temel amacının, acıları dindirmek ve hastalıkları iyileştirmek olduğunu söylediğimiz tıp ve tıbbi bilimler artık yaşamımızın her anını belirleyen, yönlendiren bir olgu haline geldi. Hastalıklara ilaç değil, ilaçlara hastalık arar olduk… Bültenin bu sayısında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji, Tıp Etiği ve Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nüket ÖRNEK BÜKEN’im Medimagazinde yayınlanan yazısını okuyacaksınz.

Muhalif söylemin en radikal yazarlarından olan Ivan Illich eğitim, politika, tıp gibi insan hayatının en önemli alanlarının kurumlaştığını, eskiden insanların daha dolaysız olarak karşıladıkları temel gereksinimlerin, çağdaş toplumda "bilimsel olarak" üretilmiş hizmetlerin "tüketilmesine" indirgendiğini, böylece bireysel özelliklerin ve yaratıcılıkların yok edildiğini söyler.

Ivan Illich Sağlığın Gaspı adlı kitabında; tıp kurumunun denetlenemeyen bir otorite olarak, neyin hastalık olduğunu, kimin hasta olduğunu ve hastalara ne yapmak gerektiğini belirlediğinde sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturduğunu; bedenlerimiz üzerindeki hakkımıza tecavüz ettiğini; ilaç tüketimini teşvik ederek toplumun hastalıklı yapısını güçlendirdiğini; sağlığa bir "mühendislik modeli" olarak yaklaştığı için insanların kendi insani zaafları, incinebilirlikleri ve biriciklikleriyle, kişisel ve özerk bir biçimde baş etme potansiyellerini yok ettiğini anlatır...

Böylece yaşam boyu tıbbi gözetim, yaşamı, her biri özel bir tür vasilikgerektiren riskli dönemlerden oluşan bir zincire dönüştürmektedir. Hem zengin hem de yoksul için yaşam, ‘chech-up’lardan ve kliniklerden geçip, başladığı yere geri dönen bir hac yolculuğu gibidir.

Yaşam, daha iyi ya da daha kötü olması için kurumsal olarak planlanması ve biçimlendirilmesi gereken bir aralık olarak algılanmakta, adeta istatistiksel bir fenomene indirgenmektedir. Bu yaşam aralığı hekimin fetusun (cenin) doğup doğmayacağına ya da nasıl ve ne zaman doğacağına karar verdiği prenatal (doğum öncesi) işlemlerle başlar ve hastaya “canlandırma uygulamayınız” (DNR order) komutuyla son bulur.

Artık insanlar, yaşamlarının her döneminde o yaşa özgü birer özürlü haline geldiler. Özellikle yaşlılar yaşlanmaya karşı yürütülen işlemlerin (anti-aging) kurbanları haline getirildiler.

Yaşlanmanın geri dönüşsüz, tüm sistemleri etkileyen ve kaçınılmaz fizyolojik bir süreç olduğu öğretilmişti bizlere. Yaşlanma, Bacon'un 17. yy’da "erime, çürüme" sözleriyle dile getirdiği ve Batı toplumlarında bugün hâlâ algılandığı şekliyle bir "hastalık", kurtulunulması gereken bir "illet" midir? Yoksa normal, dinamik, fizyolojik bir geriye doğru gelişme süreci, yaşamın doğal süreçlerinden birisi midir?

Eskiden “yaramaz” olan çocuklar şimdi tedavisi gereken “hiperaktifler”, “içedönük olan ergenler” tedavisi gereken “depresyon hastaları” oldular. Kadınların normal yaşam döngüsündeki fizyolojik birçok süreç, izlem ve tedaviyi gerektiren patolojik süreçler (gebelik, premens dönem, menopoz) olarak değerlendirilmeye başlandı.

Toplumumuzun kimi önemli hastalıklardan kurtulması bir yana her geçen gün bir yenisiyle tanışması ve “hastalık icadı” diye adlandırılabilecek bir sosyoekonomik fenomenle yüz yüze kalması düşündürücüdür. Asıl sorun tek başına tıbbın kendisinden kaynaklanmamakta, toplumsal ve ekonomik bir kaynaktan da beslenmektedir.

Söz konusu sorun emperyalist küreselleşmenin etkisiyle toplumların tümünde yaygınlaşmakta, bu ise küresel bir sağlık krizini derinleştirmektedir. Hastalık icadının başlıca sorumlusu ve en önemli dinamiği küresel pazar ekonomisi içerisinde büyük kârlar elde eden ilaç şirketleridir. Bu şirketler kâr elde ederken “korku”ya yaslanmakta, “korkutarak para kazanmaktadırlar”. Hastalıklara karşı hassaslaştırma kampanyaları ile sözde “kişilere bilinç kazandırma” oyununu sahnelemektedirler.

Gerçekte asıl amaç yeni ilaçlar için pazar genişletmek, insanları hasta olduklarına ya da olacaklarına inandırarak para kazanmaktır. İlaç şirketleri aslında ilaçların değil, hastalıkların sponsorluğunu yürütmekte, kendi kendine iyileşme, doğanın iyileştirici gücü… gibi olasılıklar yok sayılmaktadır. Böylece “gündelik yaşamın tıplaştırılması” gerçekleşmektedir.

Günümüzün en kârlı sanayilerinden birisi olan ilaç sanayi ve ilaç tekelleri kârlarını korumak ve arttırmak için yeni stratejiler geliştirmeye devam etmektedirler. Bu stratejilerin neler olduğunu bilmek ve bunlara karşı farkındalık, duyarlılık geliştirmek hekimler açısından oldukça önemlidir.

İlaç tekelleri birçok tıp kongresi ve eğitim toplantılarının doğrudan sponsoru olarak bu süreçlerin ideolojik şekillenmelerini sağlamaktadır. Dolayısıyla hekimler farkında olarak ya da olmadan endüstrinin “otoriter temsilcileri - ticari ajanları” konumuna gelmektedirler. Hekimlerin buradaki konumu aslında “amaca araç olma” konumudur. Dolayısıyla bu stratejileri bilmek önlemler geliştirmenin ilk basamağıdır.

Doç. Dr. Nüket ÖRNEK BÜKEN

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji, Tıp Etiği ve Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

http://www.medimagazin.com.tr

Saygılarımızla

Gülümser & Haldun Keskin

==================================================================

keskinlergenpa.com

TURKIYE'NIN EVE TESLIM SAGLIKLI DOGAL ALISVERIS SITESI

SİTEMİZE  Üye Olun Avantajlarımızdan,Süprizlerimizden Faydalanın.

 

BİLGİ VE SİPARISLERINIZ ICIN YAZIŞMA ADRESİMİZ

keskinlergenpa@gmail.com

Merkez Çarşı. 50. Sokak. No 6 AKHİSAR

Akhisar Vd. 548 000 42 27

0 236 412 61 62

KESKINLER GENPA ÇAGRI MERKEZI

0 532 265 89 00

===========================================================================

HALDUN KESKIN SOGUK SIKIM SIZMA ZEYTINYAGI ve SABUNLARI
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız 


--
Bize göre dünyanın en güzel sızma zeytinyağını kullanmak,
Hiç bir  kimyasal madde  kullanılmadan, salatalarda kullanılan Sızma Zeytinyağından uretılen sabunlarımızı denemek,
Kendi üretimimiz doğal gıdaları tatmak,
Üyelerimize düzenlediğimiz kampanyalardan öncelikle faydalanmayı arzu ederseniz,
"KESKİNLERGENPA" gönderili sürpriz bir hediye paketi görmek sizi sevindirecekse,
www.keskinlergenpa.com 'a üye olunuz.
Önce siz duyun
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız




__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
Recent Activity
Visit Your Group
Search Ads

Get new customers.

List your web site

in Yahoo! Search.

Yahoo! Groups

Small Business Group

Own a business?

Connect with others.

Yahoo! Groups

Dog Group

Connect and share with

dog owners like you

.

__,_._,___

[Dostluk Girdabi] - BENİM HERŞEYİM BURADA YAZILANLARDIR

 

HALDUN KESKIN

Tarihi


Eski Yunanistan'dan bir zeytinyağı şişesiZeytin ağacına ilişkin mevcut en eski veri Ege Denizi’ndeki Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan 39.000 yıllık zeytin yaprağı fosilleridir. Kuzey Afrika’daki Sahra bölgesinde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise M.Ö. 12.000'e ait zeytin ağacı bulgularına rastlandı. İlk zeytin hasadının ne zaman ve hangi uygarlık tarafından yapıldığıysa bilinmemektedir.

Tarih, zeytinyağı üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki Girit Medeniyeti’ne, M.Ö. 4500 yıllarına dek uzandığını göstermektedir.


İnsalık tarihinde önemli yeri olan bir "zeytin dalı" çizimiZeytinyağı kültürünün Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynamıştır; hem de yaklaşık 3000 yıl boyunca. Güçlü ticaret filolarına sahip olan Giritliler'in gerçekleştirdiği zeytinyağı ticaretinin günümüzdeki en canlı tanıkları, Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntıları arasında bulunan 2 metrelik zeytinyağı küpleridir. “Pithoi” denilen bu dev küplerle beraber bulunan tabletlerde ise o günkü zeytinyağı ticaretinin nerelere yapıldığını ve zeytinyağının nerelerde üretildiğine dair bilgiler yer almaktadır.

Aslında zeytinyağı kültüründe Anadolu, coğrafya olarak hep vardır; ama ön planda görünen Ege’nin karşı yakasıdır. Bunun sebebi, Homeros’un Batı Medeniyeti’ndeki tartışmasız ağırlığından ötürü zeytinyağı kültürünün merkezine sürekli olarak Antik Yunan'ın yerleştirilmesidir. Helen Medeniyeti’nin sadece Ege’nin karşı kıyısını değil Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur. Milet’in, Efes’in, Foça’nın, Klazomenai’nin (Urla), Erythrai’nin, Assos’un Anadolu’da olduğu ihmal edilir.

 


Üretimi


Zeytinyağı eldesi öncesi zeytinlerZeytin ağacı (Olea europea) narin bir ağaçtır. Ağır ve zahmetli büyümesine karşın oldukça uzun ömürlüdür. Bir zeytin ağacının ortalama ömrü 300-400 yıldır, ancak 3 bin yaşında zeytin ağaçlarına da rastlanmıştır. Bu nedenle zeytin ağacının adı mitoloji ve botanikte “ölümsüz ağaç”tır.

Derinlere uzayan kökleri sayesinde kalkerli, çakıllı, taşlı ve kurak topraklarda yetiştirilmeye elverişli olan zeytin ağacı için en verimli ortam yazları sıcak, kışları ise ılıman geçen iklimlerdir. Çünkü zeytin ağacı ışığı, güneşi ve 15° C üstündeki sıcaklığı sever. Yıllık ortalama 220 mm yağış zeytin ağacının verimli bir şekilde büyümesi için yeterlidir. Zeytin ağacı genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Ancak denizden 1000 metre yükseklikte de zeytin tarımı yapılabilmektedir. Çalı görünümündeki zeytin ağacının yapraklarının üst yüzü koyu, alt yüzü ise gümüş rengindedir. Yapraklar mükemmel bir düzen içinde dalın iki tarafından karşılıklı olarak çıkar. Ortalama 40 - 50 cm. genişliğindeki gövde çürümeye karşı çok dayanaklıdır. Ağaç yaşlanınca yamrulardan gelişen yeni uçlar gövdeyi tazeler. Ortalama boyu 4 - 10 m olan zeytin ağacı bir yıl bol, bir yıl az ürün verir. Çiçek verme mevsimi kuzey yarım kürede Nisan - Haziran ayları arasındadır. Yeşil zeytinler Ağustos ayı sonundan Kasım ayı başına kadar olan süre içinde olgunlaşır.


Hasat öncesi zeytin ağaçları-İspanyaZeytin hasatında toplama şekilleri binlerce yıldan bu yana neredeyse hiç değişmemiş, asırlar boyunca elle toplama ya da silkme yöntemi kullanılmıştır. Bir de, yere düşmüş zeytin meyvelerini toplama yöntemi vardır. Hasat, Kasım ile Mart ayları arasında yapılır.

Ancak genel yöntem silkmedir. Elle toplamada, sağma veya taraklama yöntemi, yerden toplamada ise merdane veya fırça kullanılır. Günümüzde zeytin hasadında makineden de (sarsma ve yerdeki meyveleri emici ekipmanlarla toplama) yararlanılmaktadır. Uygulamada en fazla emek gerektiren yöntem, elle toplamadır. Saatte en fazla 9-10 kilogram zeytinin toplandığı bu yöntem, meyve sağlam ise en iyi kalitede zeytinyağı üretilmesini sağlar

Zeytinyağı kültüründe, binlerce yıldan bu yana değişmeyen başka bir gelenek de zeytinden yağ çıkarma yöntemidir. Bunun nedeni zeytinyağının, zeytinlerin soğuk presten geçirilmesiyle elde edilmesi ve hiçbir kimyasal işleme gerek duymadan yenilebilmesidir. İşte bu yüzden, bugün hâlâ Ortadoğu’da rastlanan zeytin üretme yöntemiyle, yaklaşık 6 bin yıl önceki zeytinyağı elde etme yöntemi arasında hiç fark yoktur: Zeytinler ezilerek hamur haline getirilir. Daha sonra bu hamur sıkılır veya presten geçirilir. En sonunda ise yağ, zeytin meyvesinin suyundan (karasu) ayrıştırılır. 19. yüzyılın başında ise teknolojinin gelişmesiyle hidrolik pres makinelerine geçildi. Bugün hidrolik pres makinelerinin yanı sıra, zeytin hamuruna hiç pres uygulamadan merkezkaç kuvvetiyle zeytinyağı elde etmeyi sağlayan makineler de kullanılıyor. Bunların içinde de en yaygını “kontinü sistemi”.

Kontinü sisteme, tam otomatik sistem denir. Önce zeytinler türlerine göre ayrılır. Huni adlı çukura dökülen zeytinler makine sistemiyle yapraklardan temizlenir ve kırıcıda ezilip kırılır (makine, üçbin devirle çekirdeği unufak eder). Buradan çıkan hamur, karıştırma yoğurmadan sonra su verilir, posa ve şırası ayrıştırılır. Şıradan da yağ ve karasu ayrıştırılıp, yağ filtre tankına alınır, son tortuları ayıklanıp dinlenme tankına bırakılır. Buradan natürel yağ güğümlere, teneke ve şişelere doldurulur. Yağdan geriye kalan prina tekrar öğütülüp sabun yapmada kullanılır. Prina posasına pelet denir ve yakacak, yakıt olarak kullanılır.

Kaliteli zeytinyağı elde etmek için: Zeytinlerin, hasattan sonra mümkün olan en kısa süre içinde işlenmesi gerekir. Çünkü zeytin bekletilirse fermante olur, bu ise zeytinyağının kalitesinin düşmesine yol açar. Ancak, zeytinin “bol” olduğu dönemlerde, bekletilme mecburiyeti de doğabilir. Bu durumda işlemeden bekletilen zeytinler, genellikle 20-30 santim yüksekliğindeki yığınlar şeklinde, iyi havalandırılmış ve serin depolarda saklanır. Natürel zeytinyağı kaliteli olması için şu işlemlerden geçirilir: Zeytin zamanında toplanır, fazla bekletilmeden yağhanede iyice temizlenir, en uygun kaplarda dinlendirilir, serin ve karanlıkta korunur. Büyük firmalar TARİŞ, Kırlangıç, Komili, Kristal'dir. TSE'ye göre 4 çeşit kalite zeytinyağı vardır: Sızma (kusursuz), natürel (hafif kusurlu), natürel birinci (hafif kusurlu), lampant (kusurlu). Zeytinyağında renk, koku, tat değerlendirmesi yapan uzmanlar vardır. Uzmanlar yağın organoleptikini şu parametrelere göre belirler: taze, yakıcı, acı, meyvamsı, tatlı, kekremsi veya küflü, rutubetli, sirkemsi, ekşi, çamurlu, metalik, yanık, karasu, tuzlu, minder, kurtlu, salatalık.

Türkiye'de kaliteyi TSE (TS 341) belirliyor. Denetimi Tarım Bakanlığı, Türk Gıda Kodeksi'ne göre yapıyor. Piyasanın %65'i markasızdır. Zeytinde ürün rekoltesi 40-250 bin ton arasında değişmektedir. Ülke genelinde kişi başına tüketim 2 kilodur. Bu düşük tüketimin sebebi, zeytinyağının pahalı oluşundandır, çünkü ayçiçek yağı 4-5 kat daha ucuzdur. Bu üründe de diğer pek çok üründe olduğu gibi, üreticiden ucuz çıkmakta tüketiciye pahalı satılmakta, yani aracılar kazanmaktadır.

 


Türleri

Tarım Bakanlığı'nın belirlediği ölçülere göre beş tür zeytinyağı vardır:


Naturel zeytinyağları: Zeytin ağacı meyvesinden doğal niteliklerinde değişikliğe neden olmayacak bir ısıl ortamda, sadece yıkama, sızdırma, santrifüj ve filtrasyon işlemleri gibi mekanik veya fiziksel işlemler uygulanarak elde edilen, berrak, yeşilden sarıya değişebilen renkte, kendine özgü tat ve kokuda olan doğal halinde gıda olarak tüketilebilen yağlardır.Natürel Zeytinyağı,tabiatın bize sunduğu en kaliteli besinlerden birisidir. Renginin tonu, üretim yerine göre değişir. Endülüs natürel zeytinyağlarının rengi sarıya bakarken, Toskana ve Ayvalık’ta yeşil hakimdir.

Natürel zeytinyağı düşük oranda doymuş yağ asidi, oleik asit, E A, D, K vitaminleri içermektedir. Cilt, saç, kemik sağlığında ve sindirimde yararlıdır. Kandaki kolestrolü azaltır, damar tıkanıklığı ve yüksek tansiyonu engeller. Mideyi ülsere karşı korur, hazmı kolaylaştırır. Safra taşını önler.


Organik zeytinyağı: Organik yada bir başka ifade ile ekolojik zeytinyağları, hiç bir kimyasal gübre, tarım ilacı kullanılmadan yetiştirilen üründür. Aynı zamanda zeytin bahçeleri fabrikalardan ve otoyollardan uzaktadır. Organik Zeytinyağı Satışı


Naturel sızma zeytinyağı: Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her 100 gramda 0,8 gramdan fazla olmayan yağlardır.


Naturel birinci zeytinyağı: Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 2.0 gramdan fazla olmayan yağlardır.


Naturel ikinci zeytinyağı: Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 3.3 gramdan fazla olmayan yağlardır.


Rafine zeytinyağı: Zeytin ham yağının doğal trigliserid yapısında değişikliğe yol açmayan metodlarla rafine edilmeleri sonucu elde edilen, sarının değişik tonlarında rengi olan, kendine özgü tat ve kokuda bir yağdır. Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 0.3 gramdan fazla olmamalıdır. Rafine yağ, ince, yemeklik yağdır. Temizleme işlemi damıtma, nötralizasyon, ağartma, deodorizasyon işlemleridir. Bunun natürelle harmanlanmasından yemeklik tipler (riviera ve A tipi)üretilir.


Riviera zeytinyağı: Rafine zeytinyağı ile gıda olarak doğrudan tüketilebilecek naturel zeytinyağları karışımından oluşan, yeşilden sarıya değişen renkte, kendine özgü tat ve kokuda bir yağdır. Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda l.5 gramdan fazla olmamalıdır. Yemek ve kızartmada kullanılır.


Rafine prina yağı: Ham prina yağının doğal trigliserid yapısında değişikliğe yol açmayan metodlarla rafine edilmeleri sonucu elde edilen, rengi açık sarıdan kahverengi sarıya kadar değişebilen bir yağdır. Rafine prina yağı olduğu gibi veya naturel zeytinyağları ile karıştırılarak tüketime sunulabilir. Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 0.3 gramdan fazla olmamalıdır.


Karma prina yağı: Doğrudan gıda olarak tüketilebilecek naturel zeytinyağları ile yemeklik rafine prina yağı karışımından oluşan bir yağdır. Bu yağların duyusal özellikleri karışımda kullanılan yağların duyusal özellikleri arasında değişir.Serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden her l00 gramda 1.5 gramdan fazla olmamalıdır.

 


Asit oranları

Zeytinyağı üretimi yapan köylüler arasında asit yerine Dizem kullanılır. Örneğin 0,8 Asit olarak bilinen sızma zeytinyağı köylüler arasında 8 Dizem olarak geçer. Kısaca 1/10 Asit 1 Dizeme karşılık gelmektedir.

Kaliteli natürel zeytinyağı üretiminde birçok ideal koşulun bir arada bulunması gerekir. Zeytinyağının tadını ve kalitesini, yöre ikliminden toprağın verimine, zeytinin toplanma şeklinden kullanılan gübreye ve mekanik ezme makinelerinin özelliklerine kadar her şey belirler. Riviera tipi zeytinyağında ise kalite, üretim tesisinin rafinasyon teknolojisi, natürel zeytinyağının yüzdesi ve niteliğiyle doğru orantılıdır. Üretilen zeytinyağının kalitesini belirlemek ise bambaşka bir uzmanlık alanıdır. Natürel zeytinyağında kalite dendiğinde, iki faktör önem taşır. Birincisi, kimyasal analizlerle ölçülebilen asit oranıdır. İkinci faktör ise lezzet ve kokuyu tespit etme ve ölçmedir. Tadım uzmanları tarafından gerçekleştirilen bu işleme “degüstasyon” adı verilir. Tadım uzmanlarının birikimine bağlı olarak gerçekleştirilen degüstasyon, zeytinyağına vurulan kalite damgasının en önemli aşamasıdır.

Türkiye bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleriyle İtalya, İspanya, Yunanistan ve Tunus gibi diğer Akdeniz ülkeleriyle birlikte dünyanın önde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticilerindendir. Üretime gelince dane zeytin yoğunluklu olarak Aydın, İzmir, Balıkesir’de yapılıyor. Ortalama 100 Milyon olan zeytin ağacı sayısı da gün geçtikçe de artmakta. Devlet İstatistikleri Enstitüsü araştırmalarına göre, Türkiye’de üretilen zeytinlerin 68’i yağ üretimine ve 28’ide sofrada kullanılmak üzere yetiştiriliyor. Zeytinin ürününü 2 senede bir verdiği düşünülürse, verim alınan senede ortalama 150.000, az ürün verdiği senede elde edilen zeytinlerden ortalama 70,000 ton zeytinyağı üretilmektedir.

Ortalama 850 zeytinyağı fabrikasıyla Türkiye dünyada zeytinyağı üretiminde 5. sırada yer alıyor.

Dünyada 7.5 milyon alan üzerinde mevcut toplam 800 milyon adet zeytin ağacının yüzde 98'i Akdeniz havzasında bulunmaktadır. Dünya zeytinyağı üretiminin ise 95'i Akdeniz ülkelerinde yapılmaktadır.

Türkiye'de Manisa  ili Akhisar ilçesi'nde dünyaca meşhur içimlik kıvamda üretilebilmektedir. Özelliği diğer düz bahçelere göre, Akhisar bahçeleri güney bahçeler olup, hafif yamaç ve rüzgar alan  bahçelerdir.

 


Yapılışı

Zeytinyağı için zeytin sıkılır, hamuru çıkarılır, şırası elde edilir. Şırada su ve yağ karışıktır. Yağ, su ve tortudan ayrıştırılır. Sıkma için havan, dibek, ezme havuzu, tokmak, ayakla ezme, merdane, patos, delip, yuvgu, değirmentaşı, torku, falaka, pres, kontinü adlarıyla sistemler geliştirilmiştir. Bazı yörelerde elle sıkmadan suyağı, suzeyti; ayakla sıkmadan ayakyağı denilen saf zeytinyağı hala üretilmektedir. Çuvalda sıkılmayı beklerken kendiliğinden akan yağa burunyağı, gözyağı denir. Bez çuvala kese, kazana dağar, kazan karıştırmaya yarayan kabak kepçeye çomça, şaraphaneye sıkanak, teknelere innaz denir. Basit sıkmada siyah zeytinde 20 kilodan 4 kilo saf yağ çıkar. Basit usulde, Ekim-Aralık ayında zeytin toplanır, dal ve yapraklardan çamur ve topraktan temizlenir, çuvala konur, hortumla yıkanıp temizlenir. Çuvaldaki zeytin bir zemin üzerinde ağaç tokmakla kırılır, iki gün bekletilir, sonra ayakla ezilir, bir defa kuru sonra suyla ezilir ve yalaka şırası çıkartılır. Üste çıkan yağ kepçeyle alınır kazana konur, dinlendirilir. Tortusu dibe çöker, bundan sabun yapılır, üstteki temiz yağ kaplara doldurulur. Dağ köylerinde karayağhanelerde mengene (cırcır) ile sıkılır. Yağhaneye tasirhane, masara da denir. Zeytin sineğinden hastılıklı olan zeytinden çıkarılan yağa kıymalı yağ denir. Lodos ve poyrazda yapılan sıkma, yağ asidini yükseltir.

 

Saklanması

Zeytinyağı ışık, sıcak, hava, zaman faktörlerinden etkilenir. Alırken ve saklarken, kapalı ve ışıksız yerde korunmalıdır. Serin bir yerde durmalıdır. Buzdolabına konulmaz. Cam ve koyu renkli olan şişeler tercih edilmelidir. Hava almamalıdır. Zeytinyağı bekledikçe bozulur. Sızma tipi salatalar ve cacıkta, natürel tip kızartmalar ve yemeklerde kullanılır. Kızartmalarda birkaç kere aynı yağ kullanılabilir.

 


Kullanımı

Zeytinyağı, %75 oranında oleik asit gliseritleri taşır. A, E vitaminleri ve az miktarda fitoserol maddesi bünyesinde bulunur. Zeytinyağı, sabahları aç karnına 1-2 çorba kaşığı alındığında yumuşatıcı ve yatıştırıcı olarak etki yapar. Özellikle bağırsak hareketlerini düzenleyici ve safra söktürücü etkisi vardır. Safra kesesi tıkanıklığında ya da taş varlığında halk arasında sabahları aç karnına 50-100 gr. alınır ve tedaviye 1 hafta devam edilir.

 

Saygılarımızla

Gülümser & Haldun Keskin

==================================================================

keskinlergenpa.com

TURKIYE'NIN EVE TESLIM SAGLIKLI DOGAL ALISVERIS SITESI

SİTEMİZE  Üye Olun Avantajlarımızdan,Süprizlerimizden Faydalanın.

 

BİLGİ VE SİPARISLERINIZ ICIN YAZIŞMA ADRESİMİZ

keskinlergenpa@gmail.com

Merkez Çarşı. 50. Sokak. No 6 AKHİSAR

Akhisar Vd. 548 000 42 27

0 236 412 61 62

KESKINLER GENPA ÇAGRI MERKEZI

0 532 265 89 00

===========================================================================

HALDUN KESKIN SOGUK SIKIM SIZMA ZEYTINYAGI ve SABUNLARI
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız 

 

 

 

 

 

 SITEMIZE DEĞİŞİK RAHATSIZLIKLARA BAĞLI OLARAK ERKEKLERDE SORUN YARATAN  PERFORMAN SA  KARSI  REYON  EKLENMIŞTIR.


--
Bize göre dünyanın en güzel sızma zeytinyağını kullanmak,
Hiç bir  kimyasal madde  kullanılmadan, salatalarda kullanılan Sızma Zeytinyağından uretılen sabunlarımızı denemek,
Kendi üretimimiz doğal gıdaları tatmak,
Üyelerimize düzenlediğimiz kampanyalardan öncelikle faydalanmayı arzu ederseniz,
"KESKİNLERGENPA" gönderili sürpriz bir hediye paketi görmek sizi sevindirecekse,
www.keskinlergenpa.com 'a üye olunuz.
Önce siz duyun
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız


__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
Recent Activity
Visit Your Group
New web site?

Drive traffic now.

Get your business

on Yahoo! search.

Yahoo! Groups

Auto Enthusiast Zone

Auto Enthusiast Zone

Car groups and more!

Weight Management Group

on Yahoo! Groups

Join the challenge

and lose weight.

.

__,_._,___

[Dostluk Girdabi] - BU UYUŞTURUCUNUN SATIŞI SERBEST TEDARİKÇİSİ DE ANNE VE BABALAR

 

Şeker uyuşturucu gibi, öldürüyor

 

Şeker uyuşturucu gibi, öldürüyor!

www.keskinlergenpa.com SAĞLIK BİLGİLERİ

Şeker uyuşturucu gibi… Öldürüyor!

Bu öyle bir zehir ki her markette, bakkalda satılıyor. Bütün diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Hatta bu beyaz zehir çocuklara yediriliyor.

British Medical Journal’da yeni yayınlanan bir makalede “Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır” diyor. Gözünüzün önüne yeğeninize, çocuğunuza “hediye ettiğiniz” çikolatalar, gofretler mi geliyor? İnsanı sigaraya, uyuşturucuya en yakınları alıştırır... Çocukları da “şeker isimli zehire” anne-babaları alıştırıyor en önce.

Şekerin ettikleri

Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna “metabolik sendrom” deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüş ise sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor.


Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.

Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.


Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

Her yerde “şeker” var Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hale gelişi... Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hale getiriliyor. Doğuştan tatlıya yatkınlığı olan insanoğlu da, farkında olmadan bu çekime kapılıyor ve satışlar artıyor. Gittikçe daha fazla satın alıyor, daha yiyoruz bu gıdaları.

Çocuklar ve bebekler için çok sakıncalı

Özellikle bebek mamasında bile şeker olması, çocukların beslenme zevkinin bir ömür boyu yanlış bir yolda gitmesine neden oluyor. Günümüzde artan aşırı şişmanlığını sorumlularından biri de bebekken tanışılan şeker olsa gerek. Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde 60 daha fazla şeker bulunuyor!

Şekerdeki genetik risk

Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdanmısır şekeri” üretiliyor. “Nişasta bazlı sıvı şeker” de denilen bu “oynanmış” şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü. (Editörün notu: Bu şeker türü çay şekerinden daha ucuz olduğu için gıda sanayinde yaygın olarak kullanılıyor. Mısır şekeri çok çabuk emildiğinden, daha çabuk acıktırıyor, daha çabuk metabolik sendrom oluşturuyor)

Genetiğiyle oynanmış gıdalar ise, başlı başına sayfalarca yazı yazılabilecek bir konu. Doğal halinde değil, insan eliyle “oynanmış” genlere sahip yiyecekler yediğimizde, bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları. Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri, kanser gibi rahatsızlıkların nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor mesela...

Şekerin gizli isimleri

Yiyeceklerin “içindekiler” listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz. Bu isimler ne mi? Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, ksilitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.

Karacaoğlan’ın “zehir oldu yediğimiz şekerler” deyişi günümüzde daha bir geçerli...

www.keskinlergenpa.com Da 5 kılo SIZMA ZEYTINYAĞI 50 TL KARGO BİZDEN SABUN DA HEDİYE

Gıda sanayi son yıllarda çok karlı bir alanı keşfetti. Çocuklar. Evet gıdacılar gofretler, kolalar, boyalı meyve suları, şekerli ekşimeyen yoğurtlar ve büyüttüğü ya da zekayı geliştirdiği iddia edilen paketlenmiş yiyecekleri ile bütün çocuklarımızı şeker bağımlısı yaptılar. Televizyonlarda 3-4 reklamdan biri çocuklara yönelik. Şekerli gıdalar ile sürekli insanları beyinlerini yıkıyorlar. Çocukların nerdeyse hiç biri bu yüzde doğru dürüst taze sebze ve meyve yemiyorlar. Bu nedenle vitamin ve mineral yetersizlikleri çok yaygın.

Daha önce çocuklarda görmediğimiz Tip II diyabetin görülme yası 10'un altına indi. Yaşlılarda görülen osteoporoz artık gençlerde görülüyor. Hiperaktivite-depresyon-otizm adeta Bermuda üçgenine dönüştü. İçine düşen zor kurtuluyor. Sadece bunlarla kalmıyor. Aşağıda gördüğünüz ve çok sık rastlanan hastalıkların da temel nedeni aşırı şeker tüketimine bağlı metabolik sendrom.

Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?

İngiltere’de 1815 de 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970de 50 kg’ın üzerine çıkmış. 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat, 15 kg daha fazla tatlandırıcı madde ve 30 kg daha fazla unlu mamul tüketmişler (U.S.D.A. Economic Research Service). 

Cumhuriyet öncesi Türkiye’deki çay şekeri tüketimi son derece azdı. Bu nedenle Cumhuriyet döneminde şeker fabrikalarının açılması tarih kitaplarına geçti. Ellili-atmışlı yıllarda bile şeker o kadar kıymetliydi ki misafirliğe gidildiğinde hediye olarak 1-2 kg toz şeker götürülürdü. Günümüzde ise tam bir unlu-şekerli gıda yeme çılgınlığı mevcuttur. 


İngiltere’de yıllar içindeki çay şekeri tüketiminin artışı (kg/yıl).  Cleave TL. The saccharine disease. Bristol, United Kingdom: John Wright & Sons, Ltd, 1974;1974:6-27


Alınabilecek tedbirler

- Çocuklara yönelik yiyecek reklamlarının yasaklanmasının sağlanması

- Bu tip ürünlerin reklamlarına destek olan vakıf, dernek, kurum gibi kuruluşları sağlık bakanlığına ve Türk Tabipler Birliğine şikayet edilmesi.

- Paketlenmiş gıdaların mümkün olduğunca tüketilmemesi

- Unlu ve şekerli diğer gıdaların tüketiminin kısıtlanması

- Okul ve çocuk yuvalarının yemekhane ve kantinlerinde paketlenmiş gıda verilmesinin yasaklanması

- Muayenehanelerden çocuklara bedava yoğurt dağıtımının engellenmesi

 Yoğurt firmaları birçok çocuk doktorunun muayenehanelerine  buzdolapları koymuşlar. İçleri tıka basa bedava sekerli yoğurt ile doldurmuşlar. Bu doktorlar adeta uyuşturucu tacirlerinden aldıkları uyuşturucuların  kuryeliğini yapıyorlar. Bu doktorları lanetleyin!. Çünkü uyuşturucu tacirlerinden bir fakları kalmadı artık. Sevindirici olan nokta her çocuk doktorunun bunu yapmaması.

Prof. Dr. Ahmet AYDIN

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Çocuk Sağlığı  ve Hastalıkları ABD

Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı

--
Bize göre dünyanın en güzel sızma zeytinyağını kullanmak,
Hiç bir  kimyasal madde  kullanılmadan, salatalarda kullanılan Sızma Zeytinyağından uretılen sabunlarımızı denemek,
Kendi üretimimiz doğal gıdaları tatmak,
Üyelerimize düzenlediğimiz kampanyalardan öncelikle faydalanmayı arzu ederseniz,
"KESKİNLERGENPA" gönderili sürpriz bir hediye paketi görmek sizi sevindirecekse,
www.keskinlergenpa.com 'a üye olunuz.
Önce siz duyun
Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız

__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
Recent Activity
Visit Your Group
Search Ads

Get new customers.

List your web site

in Yahoo! Search.

Y! Messenger

Want a quick chat?

Chat over IM with

group members.

Yahoo! Groups

Mental Health Zone

Learn about issues

Find support

.

__,_._,___

[Dostluk Girdabi] - HANIMLAR & BEYLER 6000 YILDIR SAĞLIĞINIZIN HİZMETİNİZDE

 


Zeytinyağı Üretimi

31 EKİM 2 KASIM ARASINDA VERECEĞİNİZ

TÜM SIZMA ZEYTİNYAĞI SİPARİŞLERİNİZ

SİTEDEKİ FİYATI NE OLURSA OLSUN

5 KILOGRAMLIK TENEKE AMBALAJ

SADECE 50 TL.-

ZEYTİNYAĞI SABUNU VE ZEYTİNİMİZ DE HEDİYE

KARGO UCRETIDE EVINIZE TESLIM BİZE AİT

SİPARİŞLERİNİZİN SİTEMİZ ÜZERİNDEN VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR

www.keskinlergenpa.com

Türkiye'nin Zeytinyağcısıyız 

 
Zeytinyağının genel üretim aşamaları nelerdir?

Zeytinyağı, bundan 6000 yıl önce nasıl üretiliyorsa, bugün de aynı yöntemlerle üretilir; sadece imalat teknikleri gelişmiştir. Bu doğal ürün, bir bakıma geçen yüzyıllara, teknolojiye kafa tutar.

Hasatta toplanan zeytinler önce temizlenir, çer çöpten ayrılır. Sonra zeytin işliklerinde ezilir, hamur haline getirilir. Sonra da sıkılır. Ardından, kendi suyu (karasu) ile yağın ayrılması işlemi vardır. Yoğunluğu daha düşük olduğu için üste çıkan zeytinyağını, üstten maşrapa ile almak gibi çok basit yöntemlerle yapılabileceği gibi, santrifüj makineleriyle de yapılabilir. Elde edilen yağ dinlendirilir, süzülür, kalitesi ölçülür ve uygunsa doğal (naturel) olarak, değilse rafine edilerek tüketilir.

Zeytinyağının kalitesi nasıl belirlenir?

Naturel zeytinyağında üç faktör önem taşır. Birincisi, kimyasal analizlerle ölçülebilen asit oranıdır. Diğer iki faktör ise lezzet ve kokuyu tespit etme ve ölçmedir. Asit değeri çok düşük olan bir yağın, lezzeti ve kokusu hoş olmayabilir. Tadım uzmanları tarafından gerçekleştirilen bu işleme "degüstasyon" adı verilir.

Zeytinyağının kalitesine etki eden faktörler arasında başta ağacın, dolayısıyla zeytinin çeşidi gelir. Zeytin ağacının yetiştiği bölge, bölgenin iklim ve toprağının yapısı da zeytinyağı kalitesinin önemli ölçüde etkileyen faktörlerdendir. Zeytin ağacının budanması gibi işlemlerin zamanında ve standartlara uygun olarak yapılması, toplanan zeytinin bekletilmeden sıkıma götürülmesi de zeytinyağının kalitesini etkiler.


En iyi zeytinyağı hangisidir?

Kuzey Ege-Edremit Körfez bölgesi zeytinlerindenve özellikle Akhisar'daki zeytinlerden  elde edilen zeytinyağlarının veya asit oranları düşük naturel sızmaların, üretim zorluğu ve rekolte azlığından ötürü daha makbul oldukları söylenebilir. Ama unutlmamalıdır ki; doğal yöntemlerle üretildiği sürece, damak tadınıza en uygun zeytinyağı en iyi zeytinyağıdır.


Zeytinyağı tamamen doğal bir ürün müdür?

Zeytinyağı, zeytin meyveleri toplandıktan ve yaprak, dal vb. yabancı maddeler ayıklandıktan sonra yıkama (kir ve kalıntıların temizlenmesi), dekantasyon (yağın optimum kalitede serbest hale getirilmesi), santrifüjleme (yağın kara sudan, sulu fazdan ve katı fazdan ayrıştırılması) ve filtrasyon (yağın çözünmeyen maddelerden arındırılması) kademeleri dışında hiçbir işlemden geçmez. Bu anlamda zeytinyağı, bir nevi meyve suyuna benzetilebilir.


Zeytinyağının içerisinde katkı maddesi var mıdır?

Zeytinyağının içerisinde kesinlikle katkı maddesi yoktur. Naturel zeytinyağları tamamen doğal olarak elde edilir.


Zeytin hasadı ne zaman yapılır?

Zeytin ağacının çiçek verme mevsimi nisan ile haziran ayları arasına rastlar. Yeşil zeytinler, ağustos sonundan kasım başına kadarki süre içinde olgunlaşır. Kasım ve mart ayları arasındaki dönem ise zeytinin hasat mevsimidir.


Erken hasat ne demektir?

Hasadın başında sıkılan zeytinlerden elde edilen taze yağdır. Kalitesi diğerlerinde olduğu gibi zeytinin kalitesine ve üretim koşullarına bağlıdır. Yeşil zeytinlerden üretildiği için, kendine has zeytuni aroması vardır.


Son kullanma tarihi geçen zeytinyağını ne yapmak gerekir?

Son kullanma tarihi geçmiş zeytinyağının sağlığa direkt bir zararı yoktur, fakat tadında acılaşma görülebilir. Bu da mideyi rahatsız edebilir.


Zeytinyağı donar mı?

Zeytinyağı soğukta muhafaza edildiğinde donar. Bu özellik, zeytinyağının kalitesi ve saflığının göstergesidir. Bu nedenle oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekir. Donan yağ, oda sıcaklığında eski haline gelir ve nefasetinde bir kayıp olmaz.


Zeytinyağının raf ömrü ne kadardır?

24 aydır.


Zeytinyağı yıllandırılır mı?

Hayır. Naturel zeytinyağı özünde bir meyve suyudur. Raf ömrünü tamamlamasıyla aromasını ve kokusunu yitirir.
 

Saygılarımızla

Gülümser & Haldun Keskin

 

keskinlergenpa.com

TURKIYE'NIN EVE TESLIM EN DOGAL ALISVERIS SITESI

SİTEMİZE  Üye Olun Avantajlarımızdan,Süprizlerimizden Faydalanın.
 
ÜRÜNLERİMİZİ DİLEDİĞİNİZ LABORATUVARDA ANALİZ ETTİREBİLİRSİNİZ






--
UYARI: Bu mesaj ve ekleri mesajda gonderildigi belirtilen kisi/kisilere ozeldir ve gizlidir.Dogru aliciya ulasmamis olmasi halinde, bu mesajin baska bir aliciya yonlendirilmesi, kopyalanmasi veya kullanilmasi yasaktir. Bu e-posta mesaji, hic bir sekilde, herhangi bir amac icin cogaltilamaz, yayinlanamaz ve para karsiligi satilamaz. Sirketimiz mesajin ve bilgilerinin size degisiklige ugrayarak veya gec ulasmasindan, butunlugunun ve gizliliginin korunamamasindan, virus icermesinden ve bilgisayar sisteminize verebilecegi herhangi bir zarardan sorumlu tutulamaz.

Bu mesajı yazdırmadan önce çevreye verebileceğiniz zararları bir kez daha düşününüz. / Think of the environment once more before printing out this message.

__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
Recent Activity
Visit Your Group
Need traffic?

Drive customers

With search ads

on Yahoo!

Y! Messenger

All together now

Host a free online

conference on IM.

Y! Groups blog

the best source

for the latest

scoop on Groups.

.

__,_._,___