28 Aralık 2009 Pazartesi

[Dostluk Girdabi] - Hanri Benazus 'u tanımak ister misiniz ?

 

“Bir Türküm” demekle, “O”nun direktifi ile bu Güzel Vatanda bir “Onurlu Yurttaş” kademesine eriştim.

 


Hanri Benazus
 


Şebnem Evren : "Ben Atatürk sevdalısıyım. Benim için Atatürk dediğiniz zaman her şey durur" diyorsunuz. Sizin için bu tutku ne zaman ve nerede başladı?

 

Hanri Benazus : Atatürkçülük doktrineriyim. Bu konuda hiçbir kimse ile bu konuda tartışmaya da, değerlendirmeye de girmem. Yaşım 80, bu yaşa kadar hayatımın hiçbir devresinde hiçbir kimse beni bu anlayışımdan çeviremedi. Zaten hiçbir kimse değiştirme girişiminde dahi bulunamadı.


 

Yaşamında sevgiyi, hoşgörüyü kendime bir hayat felsefesi yapan, anlayışı, uyumu, paylaşımı ön planda tutan ben, konu “Atatürk ve Atatürkçülük” olunca, dünyanın en anlaşmaz, en hoşgörüsüz ve katı insanı kesilirim. Doğaldır ki bir çok insan bu duygularımın kaynağını merak eder. Evet, bu konuda iki miladım vardır. Birincisi 9.Ekim.1937 tarihinde Aydın’ın Ortaklar Kazası (O zamanlar küçük bir köydü) Atatürk’ün Ege Manevralarını izleme sebebiyle gelişiyle başlar.


 

Karşılamaya çıkan İstasyon Müdürü, Muhtar, İmam ve İncir Kooperatifi katibi olan babamın eline nasıl yapıştığımı, nasıl onunla Atatürk’ü karşılamaya çıktığımızı ve ardından da nasıl babamın elinden kaçıp Atatürk’ün yanına gittiğimin anısı bende “Atatürk Tutkusu"nun ilk kıvılcımını çakmıştır.

 

Hele hele ardından Atatürk’ün beni elimden tutup trenine bindirmesi ve benim, ona getirilen rakısının yanındaki leblebilerini yemem, zannedersem memleketimizde, şu anda yaşayan 70 milyon insan arasında beni ayrıcalıklı kılmaktadır.


 

İkinci miladım ise artık kendimi bilmeye ve tanımaya başladıktan sonra Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene!” sözünün bana bir yandan verdiği yükümlülük, bir yandan da beni ve benim gibilerine “Azınlıktan-Vatandaşlık”a geçiş hakkını verişi ve kendimi tam ve eksiksiz bir Türk olarak benimsememi sağlamasıdır…

 

Evet, koyu bir Atatürkçü’yüm. Çünkü ben “Bir Türküm” demekle, “O”nun direktifi ile bu Güzel Vatanda bir “Onurlu Yurttaş” kademesine eriştim.

 

Ş.E. : Atatürk fotoğraflarını paylaşırken bir noktada da arka planda o dönemdeki yaşamı yansıtıyorsunuz. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

 

H.B. : Atatürk bir tabu ya da sıradan bir lider değildir. O’nun her hareketi, her tavrı, her uygulaması tüm Türk Milletine bir mesaj, dünya insanlarına bir insanlık anlatımıdır. Bu sebeple doğaldır ki, her resmin arka planında özellikle Türk Milletinin ve hatta tüm insanlara bir hedef belirlemektedir. Yaşadığı sürece yanında bulunan insanlara, çocuklara, erişkinlere, kadınlara Çağdaş bir Türkiye’de nasıl olunması gerektiğinin hedef saptamaları vardır. En güzel örnek; daha 1925' lerden itibaren yanında görüntü veren kadınlarımızın, kızlarımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın bugünlerle neredeyse kıyaslanmayacak çağdaşlık görüntüler sergilemesidir.


 

Ş.E. : Toplam 4 bin 800 fotoğraftan oluşan bir albümünüz var. Bu albümün oluşma serüvenini öğrenebilir miyiz?

 

H.B. : Yaşım 17/18 iken tesadüfen o güne kadar hiç gözüme çarpmamış bir Atatürk fotoğrafı görmüştüm. Dikkatimi çekmiş ve hemen sahiplenmiştim. O günden sonra gözüm hep yeni yeni fotoğraflar aramak ve bulmakla geçti. Artık yaşım 80' e geldiğine göre 63 yılda toplanan fotoğraf sayısının 4.800 olması pek abartılacak bir rakam olmadığını düşünüyorum. Zaten artık bende olmayan fotoğrafları pek görmüyorum Ancak halen nadiren de olsa bende böyle bir koleksiyonun olduğu bilen ya da öğrenen Türkiye'nin dört bir yanından değişik fotoğraflar gelmiyor değil.


 

Ş.E. : Atatürk'le çocukluğunuzda tanışmışsınız. Bu sizin hayatınızda neleri değiştirdi?

 

Atatürk'ü gördüğüm ve masasına oturduğum 7,5 yaşına kadar, gerek okulda, gerekse evde konu hep Atatürk olurdu. Bu sebeple o yaşımda bile kendisine büyük bir hayranlık duymaktaydım. ne zaman ki, 9 Ekim 1937 günü Atatürk'ü görme şansına erdim, o günden sonra hayranlığım bir tutkuya dönüştü. Keşke herkes böyle bir tutku ile hep O'na ve O'nun ilkelerine tutkulu olsa. İşte o zaman bir başka Türkiye içinde kendimizi bulacağız demektir.


 

Ş.E. :  ''Atatürk'' deyince sizin aklınıza ilk gelenler nelerdir?

 

H.B. : Millet olarak varoluşumuzun tek gerçeği...

 

Ş.E. : Siz kendiniz, fotoğraf koleksiyonu oluşturmak dışında fotoğraf çektiniz mi?

 

H.B.  : Hayır. Ne böyle bir tutkum, ne de böyle bir arayışım oldu.


 

Ş.E. : Uzun yıllardır "Atatürkçülük", "İnsan" ve "Yakın Tarihimiz" konusunda kitaplar yazmaktasınız. Biraz kitaplarınızdan bahsedebilir miyiz?

 

H.B. : Kendimi bildiğimden beri, kendimce bir takım karalamalar yapardım. Ancak bunları bir düzene koymam ve başlarda amatörce de olsa bir yayın noktasına getirmem 1980 yıllarının başlarını bulmuştur.

 

Çevrem, dost ve yakınlarım hep bilirler. Kimi zaman yolda, kimi zaman bir toplantıda cebimde taşıdığım kalemi çıkarır ve bir küçük kağıda bir şeyler karalar dururum. Bu durum tahminen 17/18 yaşımdan beri, benim alışkanlığa dönüşen bir yanım.

 

Kağıda döktüğüm bu karalamalar, genellikle o an aklıma geliveren, ya da çevremin etkisi ile bende yansımasını bulan duygu ve duyuşların az ve öz kelimelerle anlatımlarıdır. Bu uygulamam, o sihirli anın geçişi ile kelimelerde şekillenen “Özdeyiş”lerin de kaybolmasına karşı bulduğum yoldur.


 

Çoğu zaman da bu “Özdeyiş” halindeki cümleler, yeni yazacağım kitapların da ilham kaynağını oluştururlar. Böylece, bu tek satırlık cümleler, sayfalar dolusu düşüncelerin üretilmesinde çok büyük bir etkinlikler sağlamaktadır..

 

Şu ana kadar yayınlanmış kitaplarımın sayısı 39' u bulmuştur.  Kitaplarımda işlediğim ana tema çoğunlukla; insan ve insan denen sorunlar yumağının ilmikleri arasında geçmektedir. Bu arada yakın tarihimiz ve özellikle Atatürk, Atatürkçülük ve Ulusal Kurtuluş Savaşımız en büyük araştırma konularımın arasında yer almaktadır.

 

Yazarlık; insanın kendi iç dünyasını okurları ile paylaşmasının verdiği özel bir hazla donatılmış çok güzel bir uğraş. Eserlerimin hep deneme tarzında olması, insanın düşünürlüğünü yazarlığının önüne koymaktadır. Bir düşünür olarak bir yazar, eserinde okurunun, toplumun düşünce tarzını ne kadar çok yansıtırsa, onlarla o derecede bütünleşir. Bu durum, aynı zamanda da düşünür ve yazarın okuyucusunun düşüncesinde filizlenmesidir de.


 

Bu tip yazıları, kitapları, eserleri katı kurallarla çerçeveleyemezsiniz. Burada “Düşünür/Yazar” kendi düşünce üretimi tarzında, okur da onu anlayış ve yorumlayışı ile bağımsızdır. Bu, bir düşüncenin bir katı kurallı kabul ettirilmesi olayı değil, aksine düşünceye aktivite veren bir kibritin çakılışıdır.

 

Bu satırlar arasında artık “Düşünür / Yazar” mı kitabını ve okuyucusunu, yoksa kitap ve “Okuyucu”su mu “Düşünür / Yazar”ı yeni baştan yapılandırır bilinmez.


 

Ş.E. : Atatürk fotoğrafları ile ilgili kitabınızın ilk cildi yayınlandı. Okuyucu toplam kaç Atatürk fotoğrafıyla buluşacak bu kitaplarda?

 

H.B. : İki cildin toplam fotoğraf adedi 1111 olacaktır.

 

Ş.E. : Negatifleri, hatta cam negatifleri olan Atatürk fotoğrafları var elinizde. Bunların baskısı nasıl ve nerede yapılıyor?

 

H.B. : Çok özel bir fotoğrafçım ve dijital basımcım var. Kendilerine çok güveniyorum. Bugüne kadar aldığım sonuçlar benim ne kadar haklı olduğumun açık kanıtı.


 

Ş.E. : Daha önce bir açıklamanızda bir vakıf kurmak istediğinizi ve bu fotoğrafları topluma mal etmek istediğinizi söyleşmiştiniz. Bu konuyla ilgili bir gelişme var mı?

 

H.B. : Evet. Ancak bir Vakıf kurmanın çok büyük prosedürleri var. Ben ise şehirden şehire, okuldan üniversiteye, dernekte sohbetlere koşmaktan dolayı zaman sıkıntısı çekiyorum Ancak, kısa zamanda sonlandıracağımı zannediyorum. 

Röportaj : Şebnem EVREN


Hanri BENAZUS Hakkında

 

27 Mart 1930 tarihinde İzmir’de doğdu. 517 yıllık İzmirli bir ailenin çocuğudur.

 

Tahsilini İzmir’de yaptı. İzmir Atatürk Lisesi mezunudur. Maddi imkansızlıklar sebebiyle yüksek tahsilini tamamlayamamıştır. Uzun yıllarını iş hayatı içinde geçirdikten sonra, 1988 yılından itibaren emeklilik yaşamına geçmiştir.

 

Yıllarca Altay Spor Kulübünde yöneticilik ve Başkanlık yapmıştır. Koyu bir Altay taraftarıdır. Yaşamının en önemli anısı 1937 yılının 9 Ekim tarihinde Aydın’ın Ortaklar Beldesinde Atatürk’le karşılaşması ve onun masasındaki leblebilerini yemesidir.


Hanri Benazus
 


Fanatizm derecesinde bir Atatürk hayranı ve Atatürkçülük felsefesinin tutkunudur. Halen Türkiye’nin 4500 adetle en büyük Atatürk Fotoğrafları koleksiyonuna sahiptir. Bu koleksiyondan 3500 adetlik fotoğraflarını, Ankara, Çankaya Köşkünde kurulmakta olan Atatürk Müzesine hediye etmiştir.

 

Uzun yıllardır “İnsan”, “Yakın Tarihimiz” ve “Atatürkçülük” konusunda kitaplar yazmakta, konferanslar vermekte, sergiler açmaktadır. Halen bu etkinliklerini Türkiye çapında bir çok okul, Üniversite, dernekler kademesinde devam etmektedir. Şu ana kadar 39 adet kitabı yayınlanmıştır.


Saygılarımızla

Gülümser & Haldun Keskin

 

keskinlergenpa.com

SAĞLIKLI BESLENMENİZ İÇİN SİZE YETERİZ                       

TURKIYE'NIN EVE TESLIM EN DOGAL ALISVERIS SITESI

 

İlgi ve ihtiyaç duyan arkadaşlara yönlendirebilirseniz

"Üreticiden Tüketiciye" zincirine katkınız olacaktır.

 

__._,_.___
* Tiyatro, Gezi, Gurme ve Fotograf forumlarini ziyaret ettiniz mi?
http://forum.dostlukgirdabi.com/
* Sevdiklerinize ve dostlariniza eKart gönderin
http://ekart.dostlukgirdabi.com/
* ePosta adresiniz bounce (geri dönme) durumuna dustugunuzde ne yapabilirsiniz? Bakiniz http://www.dostlukgirdabi.com/content/view/11/25/

KURALLARIMIZ
1 - Gunde en fazla 3-4 eposta gönderiniz.
2 - Göndereceginiz eposta boyutunun 500 Kb'i gecmemesine özen gösteriniz..   
3 - Virus, truva icerebilen exe vs. uzantili dosya iceren, ahlak kurallarina uymayan ve reklam amacli gönderiler yayinlanmayacaktir.
4 - Gönderdiginiz epostalarinizda "<<< >>>>" gibi isaretlerin olmamasina özen gösteriniz, veya okunmasini daha rahat hale getiriniz.
5 - G�nderilen iletilerle ilgili sorumluluk gönderene aittir. Elestirilerinizi lutfen gönderene yapiniz.
6 - ePostaniz yayinlanmamissa mutlaka daha önce yayinlanmistir ya da grup duzenine uygun degildir.

Tesekkurler,
Dostluk Girdabi
http://www.DostlukGirdabi.com
.

__,_._,___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder