Amerika, CHP'nin üzerini nasıl çizdi
++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar BOLAT 13 Mayıs 2010
"ABD karar vericileri, ‘2003 yılında Tezkere’ye karşı tavrından sonra artık CHP’ye güvenilmez’ değerlendirmesi yapıyorlar.
Amerika Baykal'ın ve CHP'nin üzerini çizdi"
demiştik.
Peki, nasıl çizdi, daha doğrusu Amerika Baykal'ın ve CHP'nin üzerini çizdiğini dünyaya nasıl ilan etti, şimdi bunu görelim.
CIA denetiminde çalışan RAND Corporation, 2010 yılı başında, Amerikan Hava Kuvvetleri için bir rapor hazırladı.
Raporun adı: "Troubled Partnership : U.S.- Turkish Relations in an Era of Global Geopolitical Change"
Türkçesi: "Sıkıntılı Ortaklık - Küresel Jeopolitik Değişim Çağında Türk-Amerikan İlişkileri"
Rapor, RAND'ın Avrupa Güvenliği Masası görevlisi Stephen Larrabee tarafından kaleme alınmış.
+++++++++++++++++++++++
Raporun İngilizce orijinalini ekte pdf dosyası olarak bulabilirsiniz.
128. sayfada Amerika'nın CHP'nin üzerini çizdiği şöyle açıklanıyor:
(Raporu kağıda bastırırsanız bu paragraflar 102. sayfaya giriyor):
"Türk demokrasisi, güçlü laik bir muhalif parti eksikliğinin sıkıntısını yaşamaktadır.
Son yıllarda laik ana muhalefet partisi CHP, giderek dozunu arttıran milliyetçi ve Batı karşıtı bir siyaset izlemektedir.
CHP, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği davasına öncülük etmek yerine, AB'ye en şiddetli eleştirileri yapar hale gelmiştir ve Türk ordusunun maşası olmaktan biraz daha ötede olduğu izlenimini vermektedir."
"CHP'nin değişime karşı dirençi, partinin halk içindeki itibarını keskin bir şekilde düşürmüştür.
Son seçimde parti %22-23'ü geçememiştir ve acil olarak bir siyasi gençleşmeye ve üst yönetimde değişikliğe gereksinimi vardır.
Deniz Baykal 20 yıldır parti lideridir. Bu süre içinde CHP hiçbir seçimi kazanamamıştır.
Buna rağmen, modası geçmiş parti iç yapısı nedeniyle Baykal ciddi bir muhalafetle karşılaşmamıştır.
Çünkü bu modası geçmiş yapıda delegeleri parti lideri seçer, ve, konumlarını parti liderine borçlu olan delegeler lidere görevine devam etmesi için oy verme zorunluluğu hissederler.
Bu durum, Baykal'a parti üzerinde sıkı kontrol kurma imkanı vermiş; partinin modernleşmesi ve Türkiye'nin büyüyen siyasi ve sosyal sorunlarına cevap verme çabalarını engellemiştir."
(Bu iki paragrafın İngilizce orijinali için yazının sonuna bakınız)
+++++++++++++++++++++++++
Geyet tabii, RAND Raporu "lider tahakkümü" konusunda Baykal'ı suçlarken, bu tahakkümün CHP'nin modernleşmesini engellediğini söylerken, aynı tahakkümü çok daha şiddetli olarak uygulayan Tayyip Bey'i görmezden gelmektedir.
Bu modası geçmiş parti içi yapı CHP'ye seçim kazandırmazken, aynı yapı acaba AKP'ye neden seçim kazandırmaktadır?
Demek ki seçim kazanma ile parti içi yapı arasında bir paralellik yok.
1950'lerden bugüne kadar seçim kazanmanın sihirli formülü, Amerika tarafından desteklenmektir.
Amerika'nın Baykal ve CHP'yi ne ile suçladığını bir daha dikkatinize sunuyorum.
-Milliyetçi olmak
-Batı (emperyalizm) karşıtı bir siyaset izlemek
-Avrupa Birliği üyeliğini körü körüne savunmamak
-Avrupa Birliği'ni eleştirmek.
-Türk ordusu ile iyi ilişkiler içinde olmak (Komutanları Ergenekonculukla suçlamamak olarak anlayınız)
Gördüğünüz gibi suçlar çok büyük. Onun için Baykal'ın ve CHP'nin üzeri çizilmiştir.
+++++++++++++++++++++++++
Şimdi diyebilirsiniz ki, RAND Korporeyşın'ın bu sözleri Amerika'yı bağlar mı?
Rand Korporeyşın raporlarının ne anlama geldiğini iyice kavramak için şu örnek yeterli olur sanırım:
Yıl:1996
Ortada henüz AKP diye bir şey yok.
Tayyip ve Gül o tarihte Fazilet Partisi içindeler.
Bu sırada RAND Korporeyşın'ın bir raporunda şöyle bir tesbit yapılıyor:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir."
Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli sayısında bu haberi kapaktan verdi:
"Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz:
Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor"
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza duyurdu.
Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997
Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile söyleşisi:
Perinçek:
"ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation'un yayın organında da bu yazıldı."
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce, Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu.
Bu örnekten şunu anlıyoruz:
RAND Korporeyşın'ın raporları ile Amerika'nın siyasetleri bire bir çakışmaktadır.
Önce rapor yazılmakta, sonra raporda saptanan hususlar uygulanmaktadır.
Yukarıdaki örnek, "AKPyi biz seçtik, Tayyip'i Gül'ü biz seçtik" diyen AKP seçmenlerine iyi bir ders olmalı.
Çünkü onlar, Amerika'nın seçerek önlerine koyduğu kişilere oy vermişlerdir.
Seçimi kendilerinin yaptığını zannetmektedirler.
Halbuki 2002 seçimlerinden 6 yıl önce seçim Amerika tarafından yapılmıştı.
++++++++++++++++++++++++++++++++
CHP ve BAYKAL hakkındaki 2 paragrafın İngilizce orijinali:
“Turkish democracy has been hindered by the lack of a strong secular opposition party. In recent years, the CHP, the main secular opposition party, has pursued an increasingly nationalistic and anti-Western policy. Instead of spearheading Turkey ’s EU-membership bid, the CHP has been one of the strongest critics of the EU and has given the impression that the party is little more than a stalking horse for the Turkish military.”
“The CHP’s resistance to change has sharply reduced the party’s popularity. The party has failed to poll more than 22–23 percent of the vote in recent elections and is badly in need of political rejuvenation and leadership change at the top. Deniz Baykal has been party leader for 20 years. During that period, the CHP has never won an election. However, Baykal faces no serious challenge to his leadership due to Turkey’s archaic internal party structure, in which party leaders choose the party delegates, who are then beholden to the party leader for their positions and feel obligated to vote the leader back into power. This has allowed Baykal to retain tight control over the party and inhibited attempts to modernize the party and increase its capacity to address Turkey ’s growing political and social challenges.”
Raporu pdf dosyası olarak gönderen Sayın Ahmet Yağcı'ya teşekkürler
+++++++++++++++++++++++++++++++++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder